Geçtiğimiz hafta sonu Adana Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Adana’yı Keşfet” gezisi, kentin tanıtımı açısından son derece olumlu ve verimli geçti. Adana’nın eşsiz tarihi, kültürü ve mutfağını yerinde görme ve yaşama fırsatı sunan bu tür organizasyonlar, aslında yıllardır eksikliğini hissettiğimiz bir boşluğu dolduruyor. Ancak yetiyor mu? Elbette hayır.

Bu noktada durup kendimize şu soruyu sormalıyız: Biz bu şehri gerçekten tanıtmak istiyor muyuz? Tanıtmak istiyorsak, neden hâlâ bölgemizin tanıtımı sıfır noktasında? Adana, Tarsus ve Mersin gibi birbirine hem kültürel hem coğrafi olarak yakın değerden söz ediyoruz. Eğer bu bölge birlikte hareket edebilse, sadece Türkiye’ye değil, dünyaya açılan bir kültür ve turizm kapısı olur. Ancak bölgesel birlikteliğimizin hâlâ yeterince gelişmediğini üzülerek görüyoruz. Her şehir kendi derdinde, birlikte yürümenin gücünden habersiz.

Bu durumu en net şekilde EMITT gibi büyük turizm fuarlarında gözlemlemek mümkün. Diğer şehirlerin stantları dolup taşarken, Adana’nın standı çoğu zaman ne yazık ki bomboş. Gelen yok, uğrayan yok… Sadece birkaç görevli oturmuş sohbet ediyor. İşte bu tablo, aslında her şeyi özetliyor.Oysa çok daha fazlası yapılabilir. Belediye, Adana Rehberler Odası’ndan birkaç temsilciyi ekibe dahil etse… Otelciler, lokantacılar, esnaf odaları bu işin içine girse… Hatta bizler, gazeteciler, yazarlar, içerik üreticileri olarak destek versek… Adana'yı gerçek potansiyeliyle anlatmak mümkün olur.

Bu noktada, “Adana’yı Keşfet” gezisine öncülük eden Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’a özel bir teşekkür borçluyuz. Bununla birlikte Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İlhan Taş, Feke Belediye Başkanı Cömert Özen, Saimbeyli Belediye Başkanı Mahmut Dal, Tufanbeyli Belediye Başkanı Ahmet Aktürk ve turizm rehberi Fatih Kara da bu süreçte gösterdikleri ilgi ve katkıyla fark yarattılar. Biz gazetecilerle birlikte kentin tanıtımına omuz verdiler; adeta gönüllü kültür elçileri oldular.Çünkü sadece kebapla, şalgamla, portakalla olmuyor bu işler. Adana, bundan çok daha fazlası. Bir gastronomi başkenti, tarih hazinesi, kültürel birikimiyle benzersiz bir şehir. Ama bu zenginliği duyurmak için çaba gerekiyor, plan gerekiyor, iş birliği gerekiyor.Adana’yı tanıtmak istiyorsak, bunu masa başı sohbetleriyle değil; sahada, fuarlarda, dijital platformlarda, yürekten gelen bir sahiplenmeyle yapmalıyız. Çünkü bu şehir buna fazlasıyla değer.