Yaz geldi mi, Adana'nın sıcağı bir başka yakar. Asfaltın üstünde yumurta pişer mi, pişer. Gölgede bile ter dökülür, klimaya sığınanlar dışarıya sadece mecbur kalınca adım atar. Kediler bile serin bir fayans köşesi buldu mu saatlerce kımıldamaz. Ama Adanalı, bu sıcağı nasıl yenebileceğini çok iyi bilir: Denize kaçar.
Peki, yön hangi kıyıya döner? Yumurtalık mı, Karataş mı?
Yumurtalık: Zeytin Ağaçlarının Gölgesinde Tarih ve Huzur
Yumurtalık sadece bir sahil değil, aynı zamanda geçmişin kıyıya vurduğu bir yer. Antik Ayas kentinin yanı başında yüzmek, insana yalnızca serinlik değil, dinginlik de verir. Güllük Sahili’nde sabahın erken saatlerinde gelenler, dalga sesleri eşliğinde kahvaltı yapar. Öğle sıcağı bastırınca Zeytinbeli Plajı'na geçilir. Burası daha tenha, daha sakin ve genellikle daha temiz.
Yumurtalık’ın denizi genelde süt liman. Çocuklu aileler için adeta biçilmiş kaftan. Plajların çoğu ücretsiz. Şezlong kiralayacak olursan birkaç lira yeter ama Adanalı ne yapar? Kendi sandalyesini, gölgeliğini alır; zeytin ağaçlarının altına kurulur, günün keyfini çıkarır.
Karataş: Samimiyetin, Sadelik İçindeki Tatilin Adı
Karataş biraz daha yerel, daha sade ama samimiyetiyle gönül alır. Bahçe Belediye Halk Plajı’nda mangal kokusu denizle yarışır. Gençler müzikle güneşlenir, aileler Ormanaltı Plajı’nda çocuklarını suyla tanıştırır.
En büyük avantajı ne derseniz: Şehre daha yakın olması. Adana merkezden 50 kilometre. Bir hafta sonu sabahı kalkıp minibüse atlayıp gidilebilir. Denizine varmak kolay, dönüşü de bir o kadar rahat.
Adanalı İçin Deniz: Serinlikten Fazlası
Deniz, Adanalı için sadece suya girmek değil; bir yaşam biçimi. Sabah erken yola çıkılır, öğlen sıcağında denize girilir, akşamüstü karpuz kesilir. Yanında mutlaka bir demlik çay vardır, bazen de bir ızgara. Ve plajda, yan komşu şemsiye ile paylaşılan çaylar, Adana sıcağından daha sıcaktır.
Yumurtalık mı, Karataş mı?
Aslında bu sorunun kesin bir cevabı yok. Çünkü Adanalı için denizin yeri değil, anlamı önemlidir. Denizin adı ister Yumurtalık, ister Karataş olsun, o serinlikte bir nefes alır, bir parça özgürleşir. Çünkü her dalga, şehir sıcağından kaçanlara bir özgürlük bildirisi gibi çarpar sahile.
Ve unutmayın… Adana’da yaz, denize gitmeden geçmez.