Merkez Park ve Açıkhava Tiyatrosu, melodilerin adresi olacak.

Adana’da yazın kavurucu sıcağı yavaş yavaş yerini hafif bir serinliğe bırakırken, şehir yeni bir mevsime hazırlanıyor. Eylül, sadece takvim yapraklarında bir ay değil; Adana için melodilerin, duyguların ve buluşmaların ayı oluyor.

Merkez Park’ın gece esintisinde Melek Mosso’nun sesi yankılanacak. Onun sahnesi sadece bir konser değil, kalplere dokunan bir hikâye… Sözlerinde saklı hüzün, sesinde gizli umut, Adanalılara unutulmaz bir gece armağan edecek.

Bir gün sonra sahneye çıkacak Cem Adrian ise bambaşka bir dünyaya çağıracak bizleri. Onun şarkıları, insanın içindeki en derin yaralara dokunur, bazen iyileştirir bazen kanatır ama her zaman iz bırakır. 19 Eylül, bir müzik gecesinden öte, bir içsel yolculuğun tarihi olacak.

Ve ardından Sıla… Hem sözleriyle hem duruşuyla yıllardır hayatımıza eşlik eden bir isim. Çukurova Üniversitesi Açıkhava Tiyatrosu’nda 20 Eylül akşamı sahne alacak olan Sıla, Adana’ya romantik bir sonbahar akşamı hediye edecek. Belki de bu şehirde yıldızlarla dolu gökyüzünün altında söylenen şarkılar, en çok ona yakışacak.

Elbette nostaljiyi de unutmamak gerek. Bülent Ersoy’un güçlü sesi, Aşkın Nur Yengi’nin gençliğimizden kalan anıları, Levent Yüksel’in hâlâ ilk günkü kadar etkili olan şarkıları ve Rafet El Roman’ın içimizi ısıtan melodileri… Hepsi bir arada, 90’lardan bugüne uzanan köprüde Adana’ya yeniden hayat verecek.

Bir de Hüsnü Arkan & Dengin Ceyhan sahnesi var ki… O sahnede sadece şarkılar değil, hikâyeler, şehirler, hatıralar dile gelecek. Edebiyatın ve müziğin buluştuğu o büyülü atmosferde, kulaklarımız kadar ruhlarımız da doyacak.

Eylül, bu yıl Adana’da sadece bir ay değil; adeta bir duygu mevsimi. Bu konserlerle şehir yeniden nefes alacak, melodilerle birleşen kalabalıklar tek bir hikâyenin parçası olacak. Çünkü bazen bir şarkı, bir konser, bir mevsimden daha fazlasını anlatır.

Biz de Adana’nın sahnelerinde buluşup bu melodilerin bir parçası olalım. Çünkü hayat, şarkılarda gizlenen bir ortak hikâyedir.