Bir aracın arkasında açıkta taşınan et görüntüsü, Adana kebabının yıllardır emekle kurulan itibarına gölge düşürdü.

Adana…
Türkiye’nin gastronomi haritasında parlayan bir yıldız. Kebabıyla, şalgamıyla, sıcağıyla, insanıyla kendine özgü bir karaktere sahip. Ancak bazen bu güçlü karakter, yanlış uygulamaların gölgesinde kalıyor.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf, hepimizin canını sıkan bir tabloyu ortaya koydu: Bir aracın arkasında, açıkta taşınan etler. Ne hijyen vardı, ne de denetim. Oysa bu sadece bir et meselesi değil; bu kare, Adana’nın kültürüne, mirasına ve yıllardır koruduğu lezzet geleneğine yapılmış bir saygısızlıktı.

Adana kebabı, sıradan bir yemek değildir. Usta ellerde yoğrulan, sabırla şişe dizilen, mangalda özenle pişirilen bir kültürdür, bir sanattır. Yıllarını bu işe adamış kebap ustalarının emeğini, açıkta taşınan etlerle temsil etmek; hem bu emeğe hem de şehrin itibarına haksızlıktır.

Unutmayalım, sosyal medya çağında yaşıyoruz. Bir kare, binlerce kişiye ulaşabiliyor. Ve ne yazık ki bu kareler, Adana’yı bilmeyenlerin gözünde “Hijyen yok, denetim yok, kalite yok” algısını güçlendiriyor. Halbuki bu şehirde kebap kültürünü namus gibi koruyan ustalar, yıllardır alın teriyle bu markayı ayakta tutuyor.

Peki çözüm ne?
Denetimler artmalı. Taşıma standartları netleşmeli. Belediyeler, esnaf odaları ve ilgili kurumlar bu konuda daha aktif olmalı. Çünkü Adana kebabı, sadece bizim değil, Türkiye’nin dünyaya açılan lezzet kapısıdır.

Adana kebabını mangalda pişirir, ama imajını sokakta kaybetmemeli.