Adana’da yazın kavurucu sıcağı yavaş yavaş yerini serin akşamlara bırakırken, sokaklarda bambaşka bir telaş başlar. Tezgâhlarda yığınla kırmızı biber, domates ve salatalık görünür. Evlerin önlerinde kazanlar kaynar, balkonlarda güneşe serilen tepsilerde biberler kurur. İşte o zaman anlarsınız: Adana’da salça, turşu ve konserve sezonu başlamıştır.

Salçanın Kırmızı Bereketi

Adanalı için salça sadece yemeklere tat katan bir malzeme değildir; aynı zamanda bir kültürdür. Salçanın kavanozlara girmesi, aslında kış hazırlığının da en önemli adımıdır. Sofralarda kullanılacak her kaşık salça, yazın bereketinin kışa taşınmasıdır.

Salçanın yanı sıra bir de turşu telaşı vardır ki, Adana mutfağının vazgeçilmezidir. Lahana, salatalık, biber, patlıcan, hatta yeşil domates… Büyük bidonlara özenle yerleştirilir, üzerine sarımsak ve limon tuzu eklenir. O turşuların birkaç hafta sonra sofralara çıkması, kış akşamlarının en keyifli eşlikçisidir.

Domates Konservesinin Pratik Bereketi

Adana mutfağında kışa hazırlığın bir diğer vazgeçilmezi de domates konservesidir. Yazın en olgun, en kırmızı domatesleri seçilir; kabukları soyulur, özenle doğranır ve kazanlarda kaynatılır daha sonra ise kavanozlanır. Böylelikle kışın sofralara yazın tazeliğini taşır. Yemeklere, çorbalara, makarnalara katıldığında yazın güneşi sanki yeniden sofralara doğar.

Birlikte Üretmenin Keyfi

Bu hazırlıkların en güzel yanı ise dayanışmadır. Komşular birbirine yardım eder, kadınlar kazanların başında sohbet eder, çocuklar heyecanla bidonların etrafında dolaşır. Salça karıştırmak, turşu bidonlarını yerleştirmek, domatesleri kavanozlara doldurmak sadece mutfak işi değil; bir araya gelmenin, paylaşmanın bahanesidir.

Gelecek Nesillere Aktarılan Gelenek

Adana’da bu kültür, yalnızca damak tadı değil; aynı zamanda bir yaşam biçimidir. komşudan komşuya aktarılan bu gelenek, şehrin kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bir yandan modern mutfak alışkanlıkları gelişirken, öte yandan bu kadim hazırlıklar hâlâ yaşamaya devam ediyor.