Ekonomik sıkıntılarla boğuşan, sosyal hayatı neredeyse sıfırlanmış, sabah aç karnına okula gitmek zorunda kalan, ayın sonunu getirmeyi dert eden bir gençlikten ne beklenir?
Beklenen şey, belki yalnızca derslerine odaklanmaları, mümkünse mezun olmaları ve hayata karışmalarıdır. Ancak Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü son sınıf öğrencileri, tüm bu zorlukları bir kenara bırakıp bambaşka bir şey yaptılar: Birlik ve dayanışmanın sesi oldular.
Adını bile sevgiyle koydukları bir projeyle çıktılar yola: “Komşum Komşum.”
Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında yürütülen bu projede dokuz öğrenci ve üç akademisyen, mahalle muhtarlarıyla temasa geçerek ihtiyaç sahibi vatandaşlara kıyafet ve ayakkabı ulaştırmak için kolları sıvadı. Düşünün; üniversiteyi dört yılda bitirme mücadelesi verirken, kendi geçimini zar zor sağlarken, başka hayatlara da dokunmayı ihmal etmeyen bir gençlik bu…
Peki, neden güveniyorum bu gençlere?
Çünkü gönüllü olarak çıktıkları bu yolda söyledikleri şu sözler her şeyi anlatıyor:
“Dünyayı ancak birliktelik ve dayanışma daha güzel bir hale getirebilir. Gönüllü çalışırken başkalarının hayatına dokunuyorsun ama farkında olmadan en çok kendine ulaşıyorsun.”
Bu sözleri duyan biri olarak, nasıl güvenmeyeyim?
Gençlerimizin yaptığı bu çalışma, yalnızca bir yardım organizasyonu değil; aynı zamanda bir vicdan seferberliği. Bir afiş hazırlayıp duvara asmanın, bir sokak köşesinde ihtiyaç sahipleriyle göz göze gelmenin, bir başkasının ayaklarını ısıtacak bir çift ayakkabıyı uzatmanın değeri, sayılarla ölçülemez.
Ve bu yüzden tekrar ediyorum:
Bu gençliğe güveniyorum.
Çünkü onlar, sadece bugünü değil, yarını da inşa ediyorlar.