Bayram haftasına girdiğimiz şu günlerde Adana’nın en kalabalık noktalarından biri olan Küçüksaat ve Melekgirmez çarşısını gezdim. Normalde bu kadar kalabalığı yalnızca Arife günlerinde görürdük. Fakat bayrama bir hafta kala çarşı neredeyse adım atılamayacak kadar doluydu. Bu yoğunluk karşısında şaşırmadım desem yalan olur. Asıl şaşırdığım, bunca kalabalığın ortasında insanların ellerinin boş olmasıydı.

Tezgâhlarda 40-50 TL’ye tişörtler, pantolonlar, rengârenk bayramlıklar sergileniyor. Fiyatlar gerçekten çok ucuz. Ancak yine de alışveriş yapan neredeyse yok. Merak edip kıyafetleri inceledim, kumaşlara dokundum. Sonra vatandaşlarla sohbet ettim ve işin aslını öğrendim.

Adana gibi sıcak bir kentte insanlar pamuklu kıyafet arıyor. Ancak çarşılardaki ürünlerin çoğu sentetik karışımlı. İstanbul’dan getirilen bu fason ürünler Adana'nın 40 dereceyi aşan sıcağında giyilemeyecek kadar rahatsız. Görüştüğüm kadınlar, "Kıyafetler güzel, fiyatları da çok uygun ama sentetik olduğu için almıyoruz. Terletiyor, yakıyor. Pamuklu olsaydı kesinlikle alırdık," dediler.

Hak verdim. Çünkü ben de aynı sorunu yaşıyorum. Peki bu şehirde, bir zamanlar pamuğun başkenti olan Adana’da, neden pamuklu ve kaliteli kıyafet bulmak bu kadar zorlaştı?

Bir dönem kendi tekstil fabrikalarına sahip olan bu şehirde artık ne fabrika kaldı, ne de tarlada pamuk. Giydiğimiz her şey başka şehirlerden, hatta başka ülkelerden geliyor. Oysa eskiden bir kazak, bir gömlek yıllarca giyilirdi. Şimdi ise alınan ürün birkaç yıkamada formunu kaybediyor.

Vatandaş zaten ekonomik olarak zorda. Güney mahallelerinde yaşayan ailelerin çocuk sayısı fazla. Her çocuğa bayramlık almak isteyen aileler, fiyatlar ne kadar uygun olursa olsun toplamda altından kalkılamaz bir maliyetle karşı karşıya kalıyor. Bu yıl bayram nedeniyle artan fiyatlar da cabası. Hal böyle olunca insanlar çarşıya sadece gezmeye geliyor, elleri boş dönüyor.

Bayram yaklaşırken yaşadığımız tablo düşündürücü: Kalabalık çok, alışveriş yok. Göz boyayan ucuzluklar, vatandaşı artık ikna etmiyor. Çünkü ne kumaş dayanıklı, ne ekonomi elverişli.

Bir zamanlar pamuğuyla, tekstiliyle övünen Adana, bugün sentetik kumaşlara ve dışa bağımlı bir piyasaya teslim olmuş durumda. Ne diyelim, çarşılar dolu ama cepler boşsa; bu, sadece ekonomik bir kriz değil, aynı zamanda yerel üretimin bitişinin acı bir yansımasıdır.