Veysel i 25 yaşındayken köyün en güzel kızı Esma ile evlendirirler...Fakat Esmanin gözü komşuları olan Huseyindedir.Onunla kaçmayı kafasına koymuştur.Gözleri görmeyen ama zekası keskin olan Veysel bu durumu hisseder.Ama karısına da sevdalıdır.Onu o kadar çok sevmektedir ki üzülmesini asla istemez. O gece kaçacaklarini hisseder. Akşam karısı görmeden kadının ayakkabılarının ikisine de yüklü miktarda para koyar yatar ,uyur taklidi yapar...Gece yarısı karısı yanından usulca kalkar gündüzden hazırladığı bohcasini eline alıp dışarıda atıyla bekleyen Hüseyin in yanına koşar. Gecenin karanlığında yollara düşerler.Esmanin ayakkabıları ayaklarını sıkmaktadir.Mola verdiklerinde ayakkabılarını çıkarır ve her iki tekine doldurulmuş paraları gördüğünde anlar ve gözleri dolar, kocası kaçacagini bildiği halde parasızlık çekmesin diye ayakkabılarının içine para koymuştur... Çünkü ona öylesine aşık tir ki kendini terketmis olsa bile zor durumda olmasına gönlü razı olmaz... Ve hayatta tek sevdiği kadına şu dizeleri yazar... Gönül sana nasihatim Çağrılmazsan varma Gönül Seni sevmezse bir güzel Bağlanıp da durma Gönül Yorulursun gitme yaya Hükmedersin güne ay a Aşk denilen bir deryaya Çıkamazsın girme Gönül Taş olsam yandım idi Toprak oldum da dayandım Şu geniş dünyaya sığmayan gönül Şimdi bir odaya kapandı kaldı Cahil insan gül ise de koklama...