Adana’da 35 yıldır ahşap oyma ve işleme sanatıyla uğraşan 45 yaşındaki zanaatkâr Serdar Tektaş, ustalığını sadece Türkiye’ye değil, dünyanın dört bir yanına taşıyor. Kültürel mirası yaşatmak için 10 yaşında çırak olarak başladığı meslekte bugün, Osmanlı ve Selçuklu motifleriyle süslediği dekoratif ürünlerini 12 ülkeye gönderiyor.

Seyhan ilçesinde kurduğu ilk atölyesini 5 yıl önce Çukurova’nın Toros Mahallesi’ne taşıyan Tektaş, her sabah atölyesinin yolunu tutarak kayın, ceviz, meşe, sedir ve ıhlamur gibi çeşitli ağaçları sanat eserine dönüştürüyor. Ortaya çıkan eserler arasında hayvan figürleri, insan portreleri, duvar saatleri ve biblolar dikkat çekiyor.

Adanadan Dünyaya Ahşap Sanatı Bu El Emekleri 12 Ülkeye Ulaşıyor (1)

El Sanatlarına Yurt Dışından Büyük İlgi

Kavurucu sıcak, ağır emek: Tarım işçileri 800 TL yevmiye ile hayata tutunuyor
Kavurucu sıcak, ağır emek: Tarım işçileri 800 TL yevmiye ile hayata tutunuyor
İçeriği Görüntüle

ABD, Almanya, Hollanda, Yunanistan, İspanya, Norveç ve Venezuela’nın da aralarında bulunduğu 12 ülkeye ürün gönderen Tektaş, Türk el sanatlarına duyulan ilginin her geçen gün arttığını söylüyor. En çok talep gören ürünlerin başında boğa, kurt, at ve ayı figürleri geliyor.

Yurt dışındaki sanatseverlerin Türk kültürüne duyduğu ilgiyi “Bu sanatı çok iyi araştırmış insanlar var” sözleriyle anlatan Tektaş, her sergide Anadolu’nun kültürel mirasını tanıtma çabası içinde olduğunu dile getiriyor.

Adanadan Dünyaya Ahşap Sanatı Bu El Emekleri 12 Ülkeye Ulaşıyor (2)

"Sanat, Bizimle Mezara Gitmesin"

“İşimizi keyifle yapıyoruz. Her yaptığımız eser, bir evin ya da ofisin duvarında yer bulduğunda büyük gurur duyuyorum” diyen Tektaş, bu zanaatı yaşatmanın ve gelecek nesillere aktarmanın bir sorumluluk olduğunu vurguluyor. “Bu sanat bizimle mezara gitmesin diye uğraşıyoruz” diyerek gençleri de bu alanda teşvik etmeye çalışıyor.

Hem üretim hem de tanıtım tarafında aktif olan Tektaş, yurt dışı sergilerine katılarak Türk motiflerini global sanat ortamına taşıyor. Serdar Tektaş’ın hikâyesi, el emeğinin sınır tanımadığını ve geleneksel sanatların hâlâ güçlü bir şekilde yaşatılabileceğini gözler önüne seriyor.

Kaynak: AA