TAHTACILAR;DAĞLARIN ALEVİ TÜRKMEN TOPLULUKLARI
Torosların Adana’dan başlayıp Muğla’ya kadar devam eden Akdeniz hattı ile Aydın ,İzmir, Çanakkale, Kaz Dağları hattındaki ormanlarda ağaç kesim işleri yapan Alevi Türkmen topluluklarına Tahtacılar denir .Günümüzde geçimlerini sürdürebilmek için daha çok kasaba ve şehirlere yerleşmişlerdir.
Tarihleri oldukça eskidir .Selçuklu Beylikleri dönemine kadar uzanan tahtacıların tarihi ve kimlikleri hakkında farklı görüş ve değerlendirmeler olsa da Osmanlı tersaneleri ve inşaatlar için ağaç kesip tahta biçtikleri ve bu ağaç işleri mesleğini Cumhuriyet döneminde de devam ettirdikleri görülür.
Tahtacılar yaptıkları işin gereği olarak ormanlık bölgelere yerleşmişler ,neredeyse bin yıldır ormanın dünyasının bir parçası olarak kıl çadırlarda yaşamış ve özellikle Osmanlı merkezi idaresinden uzak durmaya çalışmışlardır.
Ağaç kesen bir topluluktur ama Orman işletmesinin bu ağaç çürümeye yüz tutmuş kesebilirsiniz diye işaretlenen ağaçları keserler. Asırlardır öyle haybeye ağaç kesen bir topluluk asla olmamışlardır .Kestikleri ağacın ömrünü doldurmuş eski ağaçlar olmasına dikkat eder ve asla genç ağaçları kesmezler. Orman onlar için bir hazine bir ekmek kapısıdır. Çocuklarının rızkıdır.
Osmanlı döneminde de aynı uygulamayı yaparlar genç ağaçlar kesilmez zararlı ya da çürümeye yüz tutmuş ağaçları keserlerdi. Hatta ağaç kesme duaları bile vardır: ‘’-Bismişah Allah ALLAH. Ormanın süsüydün. Ağacın hasıydın, Ademin beşiğinde, kapının eşiğinde sen varsın, geçimim senden. Affını diliyorum’’ denilerek üç defa niyaz edilir. Eğer kesilecek ağaç fazla ise Bir horoz kesilip kanı ilk kesilecek ağacın köküne akıtılıyor ve pişmesi için kadınlara veriliyordu…Kadınlar horozu almadan önce ağaca niyaz ediyor ve horozu alıyorlar, ve şöyle bir dua okuyorlar :’’Bizi bu dağlarda açlıktan yokluktan kazadan beladan koru ,haram lokma odamıza uğratma ,kötüye uğursuza uğratma ,yolumuzu doğruluktan şaşırtma, dağların tüm nimetlerine aşk ola ,Allah Allah’’ ve ağaca öyle balta vuruluyor.
Tahtacılar için ormanlar hazine olarak kabul ediliyor. ‘’Biz ormanlarla ağaçlarımızla yaşamak zorundayız doğamızı havamızı suyumuzu ağacımızı börtü böceğimizi yaban hayvanlarımızı korumak zorundayız .Onlarla varız biz’’…diyen tahtacılar için ormanlar kutsal sayılıyor.
Günümüzde pek fazla kalmamış olup genelde şehirlere kasabalara yerleşmişlerse de önemli saygın ve antropolojik olarak araştırılmaya değer bir Alevi Türkmen toplumudur.
Bu konuda belgeselci Süha Arın Öğrencisi Nesli Çölgeçen’le ‘’Tahtacı Fatma’’ adında bir belgesel yapmıştır .İlk belgeselinden 35 yıl sonra ikinci belgeseli de yapmıştır.