PAYLAŞMANIN SEMBOLÜ
Hicri takvime göre yılın 12. ve sonuncu ay olan Zilhicce ayının sona ermesiyle birlikte Muharrem ayı başladı. Muharrem ayının başlamasıyla birlikte bugün sizlere paylaşmanın sembolü olan Aşure, içinde yaşadığımız coğrafyanın bereketini simgeleyen hemen her ürünü bünyesinde barındıran ve asırlara yayılan tatlıdan bahsedeceğim.
Aşure’nin dini kültürel anlamda bu kadar önemli olmasının nedenlerini sizlerde konuşacağız. Öncelikle kelimenin kökenine bakalım; Arapça on anlamına gelen “aşr” ya da “aşara” sözcüğünden türetildiği düşünülüyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan en yaygın inanç Hz. Nuh’a dayanıyor. Hz. Nuh, Allah’ın emri ile inşa ettiği gemisine; kendisine inananları, bulunabilen tüm yiyecekleri ve çift halindeki hayvanları alır ve büyük tufandan kurtarır. Aylar sonra suların çekilmesinin ardından gemi Muharrem ayının onuncu günü Cudi Dağı’nın tepesine oturur. Gemide kalan son malzemeler kocaman bir kazanda kaynatılarak ilk aşure pişirilmiş olur.
Aşurenin belirli bir tarifi yoktur. Bölgeler arasında farklıklar gösterir. Geleneksel olarak en az 7 maddeden oluşması gerektiği söylenir. Bazıları adından dolayı 10 madde ile yapılması gerektiğini söyler. Aleviler ise hep 12 madde kullanarak aşure yapar. Bunlar arasında buğday, arpa, pirinç, fasulye, nohut, pekmez, hurma pekmezi, nar pekmezi, pancar suyu, hurma, kayısı, incir kuru üzüm ve kuş üzümü gibi kuru meyveler, badem ve fıstık, fındık, ceviz, çam fıstığı ve susam gibi kuruyemişler yer alır. Bununla birlikte, aşureye derinlik katmak için portakal, limon ve limon kabuğu eklenebilir. Anason, çörek otu tohumu, erik mahlebi, nar taneleri, kakule, tarçın, karanfil, hindistan cevizi ve yenibahar garnitür olarak kullanılabilir ve bazı çeşitleri anason likörü, gül suyu veya portakal çiçeği suyu ile tatlandırılır.