“TTB’Yİ YARGI ELİYLE SUSTURMAYA ÇALIŞMAK KABUL EDİLEMEZ”
TOROS (Özel Haber) Meryem Ünal/ Sevil Çakmak - Adana Tabipler Odası ve Sağlık, Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdiler. Basın açıklamasında...
TOROS (Özel Haber) Meryem Ünal/ Sevil Çakmak – Adana Tabipler Odası ve Sağlık, Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdiler. Basın açıklamasında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey (TTB-MK) üyelerinin görevden alınmasına yönelik davanamenin son duruşmasında yaşanan usulsüzlükler nedeniyle yapıldı. Yapılan basın açıklamasını Adana Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ahmet Suntur okudu.
Dr. Ahmet Suntur yapılan mahkeme hakkında şu ifadeleri kullandı; “ Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey (TTB-MK) üyelerinin görevden alınmasına yönelik davanamenin son duruşması 10 Kasım 2023’de görüldü. Yeni dunruşma tarihi, 30 Kasım olarak belirlendi. Mahkeme hâkiminin usul ve belge eksikliğini gerekçe göstererek bu kadar kısa süreye ertelemesi olağan uygulamaların dışında olup karar duruşması olma ihtimalini yükseltmektedir.”
TTB; Anayasal güvencesi olan, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde hekimlerin örgütlü sesi, demokratik meslek örgütü olduğunu söyleyen Dr. Suntur “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında vurguladığı gibi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının işlevi sadece meslektaşlar arasındaki ilişkileri düzenlemekle sınırlı değildir. Bu kuruluşlara çoğulcu demokratik ortamın gelişimine ilişkin rollerinin önemi nedeniyle kamusal nitelik kazandırılmıştır. TTB kanununda yer alan “amaç dışı faaliyet” vurgusu 12 Eylül darbesi sonucu getirilmiş meslek örgütlerini zapturapt altına almayı hedefleyen, otoriter anlayışların yansımalarıdır” diyerek ifade etti.
“HEKİMLİK EVRENSEL BİR MESLEKTİR”
Dr. Suntur, “ Hekimlik insanlık tarihi kadar eski olmasının yanında evrensel bir meslektir. Hekimliğin ilkeleri eski çağlara kadar gider, ama bir o kadar da günceldir. Savaşa, çatışmalara, insana zarar veren, insan eliyle gerçekleştirilen her türlü olağandışı duruma karşı durmak ve barış dilini kullanmak hekimlerin etik görevidir” dedi.
“BU HUKUK DIŞI BASKI SÜREÇLERİNİ HER DAİM DAYANIŞMA VE MÜCADELE İLE AŞMIŞTIR”
TTB yöneticileri 12 Eylül’den bu yana birçok hukuk dışı uygulamalardan nasibini almış, değişik dönemlerde yaptıkları açıklamalar nedeniyle yargılandığını belirten Dr.Suntur, “1985’de dönemin TTB Başkanı Nusret Fişek’in ‘ölüm cezası hekimlik mesleği ile bağdaşmaz’, 2001 TTB-Yüksek Onur Kurulu’nun ‘Bilinci açık olan bir açlık grevcisinin zorla beslenmesi hem uluslararası hekimlik değerlerine aykırıdır’, 2018 yılında dönemin TTB-Merkez Konseyi tarafından ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ açıklamaları bunlara örnektir. Bu tarihi yargılanmalarda TTB; barışı, demokrasiyi, sağlıklı yaşam hakkını, mesleğin evrensel etik değerlerini savunarak bu davaların hukuksuzluğunu ortaya çıkarmışlardır. TTB ve örgütsel bütünlüğü bu hukuk dışı baskı süreçlerini her daim dayanışma ve mücadele ile aşmıştır. Dün olduğu gibi bugün de tüm bu süreçlerde örgütümüzün en önemli gücü ve dayanağı hekimler ve onların meslek örgütü Tabip odalarıdır. Bizlerle birlikte dayanışma gösteren emek demokrasi güçlerine müteşekkiriz” diyerek ifade etti.
“DAVANIN AMACI; KAMUOYU ÖNÜNDE HEKİMLERİN ÖRGÜTLÜ GÜCÜ TTB’Yİ İTİBARSIZLAŞTIRMADIR”
Dr. Suntur basın açıklamasında yapılan mahkemenin amacının TTB’yi itibarsızlaşma olduğundan şöyle bahsetti; “30 Kasım’da görülecek davaname de TTB’nin maruz kaldığı tarihi davalardan bir tanesidir. TTB Başkanı’nın Adli Tıp Uzmanı olarak yaptığı açıklamalar bahane edilerek, somut hiçbir belge olmadan, tüm TTB-MK üyeleri görevden alınmak istenmektedir. Bu durum TTB örgütsel bütünlüğüne ve seçimle oluşan yapısına müdahale anlamına gelmektedir. Hukuki yönü olmayan bu davanın amacı; kamuoyu önünde hekimlerin örgütlü gücü TTB’yi itibarsızlaştırma, suçlu ilan etmek için algı yaratma ve yargı eliyle TTB’yi dizayn etmektir. Siyasi otorite, muhalif gördüğü kişi, kurum ve kuruluşlara sıklıkla yargı eliyle bu yöntemi uygulamakta hatta beğenmediği yargı kararları üzerinden yüksek yargı organlarını birbiriyle karşı karşıya getirmektedir. Bütün bunlar toplumun yargıya güvenini azaltmakta, kamuoyu vicdanında adalet duygusunu zedelemektedir. Bu davanamenin bir an önce geri çekilmesi ve TTB’nin demokratik yönetsel mekanizmalarına müdahalenin son bulmasını talep ediyoruz.”