Katar:1 Mayıs dünya işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür

TOROS (Özel Haber) Songül Bulut - İnsanca Yaşam Platformu Başkanı Cihan Katar, 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı nedeniyle bir açıklamada bulundu. Katar, açıklamasından şu görüşlere...

Katar:1 Mayıs dünya işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür
Yayınlama: 30.04.2024
Düzenleme: 29.04.2024 16:34
A+
A-

TOROS (Özel Haber) Songül Bulut – İnsanca Yaşam Platformu Başkanı Cihan Katar, 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı nedeniyle bir açıklamada bulundu.

Katar, açıklamasından şu görüşlere yer verdi:

“1 Mayıs, sıradan bir gün değildir.Dünya işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür.Pek çok ülkede dinsel ya da ulusal tatil günlerine “alternatif” olmasa da 1 Mayıs’ın da bir tatil günü olarak “takvimlere” girmesinde, işçi sınıfının müdahalesinin önemli bir payı bulunmaktadır. Yüzü aşkın ülkede tek ortak bir tatil günü olmasının ise başka bir anlamı olsa gerek. Böyle olduğu için de 1 Mayıs ön tatil günü olması başka anlamlar taşır. O, sadece bir tatil günü değil, işçi sınıfının dünyanın dört bir yanında aynı ruhu hissettiği gündür. Sermayenin sınır tanımaz saldırısına, karşı insani ve vicdani bir duruşu temsil eder.Kapitalist üretim ilişkilerinin doğasındaki bu vahşilik bireysel sermayedarların davranışlarının ötesindedir.1 Mayıs bu vahşiliğe karşı işçi sınıfının ödediği bedellerin de bir göstergesidir. Bu anlamda, kapitalizm diğer üretim tarzlarından ayrılır. Kapitalizmde kapitalist üretim bir kere sermayenin emek güçlerini satın alarak işçileri biçimsel olarak kendine tabi kılmasıyla başlar. Sermayedar artık bu zorlayıcı ilişki içinde işçiye hükmetmektedir. Sermaye açısından artı değerin azamileştirilmesinin ilk yolu işgününü sınırsız olarak uzatmaya çalışmasıdır ‘mümkün olan en yüksek miktarda artı emeği emmek’tir. Sermaye, Marx’ın ifadesiyle ‘ölü emektir, ancak vampir gibi canlı emeği emerek yaşar ve ne kadar çok emek emerse o kadar çok yaşar’  Marx, nasıl artı emek için kurtlar gibi açlık çektiğinden ‘vampir gibi, emeğin taze kanına susamışlığından ’bahsettiği sermayenin günün her bir parçasını iş zamanına çevirmeye, ‘sermayenin kendini değerlemesine adamaya çalıştığını dile getirir. Ne var ki, sermayenin bu şekilde büyümesinin önünde apaçık engeller vardır.

Gün 24 saattir ve bunun ötesine uzatılamaz. Dahası, işçi dinlenmek, tekrar güç kazanmak ve tabii ki ‘beslenmek, yıkanmak ve giyinmek’  için bu 24 saat içinde zamana ihtiyaç duyar. Bu durum, serma-yenin artı değer üretme yeteneğini açıkça kısıtlar. Marx ayrıca manevi ve toplumsal engellere de işaret eder. İşçinin entelektüel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak için zamana ihtiyacı vardır. Yine de, sermayenin eğilimi tüm bunları aşmaktır: ‘Kör ve ölçüsüz dürtüsüyle, artı emeğe yönelik doymak bilmez iştahıyla sermaye, işgününün sadece manevi değil, salt fiziksel sınırlarını bile çiğner.’

Sermaye böylece ‘ne kadar sağlıksız, zorlayıcı ve acı verici olacağına bakmaksızın, bir günde mümkün olan en fazla miktarda emek gücü sarfedilmesini sağlamak uğruna ‘bedenin büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesi için gerekli zamanı gasp eder; böylece sermaye, ‘olağan manevi ve fiziksel gelişme ve etkinlik koşullarını elinden alarak insan emek gücünün durumunu kötüleştirmekle kalmaz, aynı zamanda bu emek gücünün erken tükenmesine ve ölümüne yol açar. Kısacası ‘toplum onu bu yönde zorlamadığı sürece, sermaye işçinin sağlığını ve ömrünü hiçbir şekilde hesaba katmaz.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.