Sağlık

AMAN DİKKAT ! Diş koltuğunda öğürüyorsanız sebebi bağırsaklarınız olabilir!

Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, diş tedavisinde hastaların kabusu olan öğürme refleksinin yalnızca psikolojik değil, bağırsak-beyin ekseniyle doğrudan ilişkili olabileceğini söyledi. Özkan, gut hastalarında bu riskin daha da arttığını belirterek önemli uyarılarda bulundu.

Diş tedavilerinde hastaların yaklaşık yüzde 15’inde görülen şiddetli öğürme refleksi, pek çok kişinin tedavisini yarıda bırakmasına, genel anesteziye ihtiyaç duymasına ve kalıcı diş hekimi korkusuna neden oluyor. Uzman Diş Hekimi ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, bu refleksin sanıldığı gibi yalnızca psikolojik kaynaklı olmadığını, bağırsak sağlığıyla da yakından ilişkili olduğunu vurguladı.

Özkan, özellikle gut hastalarında bağırsak duvarına saplanan ürik asit kristallerinin, vagus siniri yoluyla beyin sapındaki öğürme merkezini uyardığını belirterek, “Bu durum diş koltuğunda kontrol edilemeyen öğürme krizlerine yol açabiliyor. Yani sorun doğrudan bağırsak-beyin ekseniyle bağlantılı” dedi.

“Sadece dil ve damak hassasiyeti değil”

Prof. Dr. Özkan, öğürme refleksinin dil kökü, yumuşak damak ve boğaz bölgelerinin istemsiz uyarılmasıyla gelişen doğal bir savunma mekanizması olduğunu hatırlatarak, “Ancak bazı kişilerde aşırı duyarlılık söz konusu. Bu durumda tedaviler yarım kalıyor, kusma, nefes darlığı, panik gelişebiliyor. Sonuçta diş hekimi korkusu kalıcı hale geliyor, ağız sağlığı ciddi zarar görüyor” diye konuştu.

Bağırsak beyin ekseni ve diğer tetikleyiciler

Özkan, öğürmeyi artıran başlıca sebepleri şöyle sıraladı:

  • Bağırsak beyin ekseni: Gut hastalarında bağırsaktaki inflamasyon ve kristaller, vagus siniri üzerinden beyne sinyal göndererek refleksi tetikliyor.
  • Nörolojik ve anatomik hassasiyet: Bazı bireylerde yumuşak damak ve dil kökü sinirleri çok daha duyarlı, basit bir temas bile refleksi başlatabiliyor.

Öğürmeye karşı 5 etkili çözüm

Özkan, bu sorun için önerilen yöntemleri de şöyle sıraladı:

  • Temassız lazer destekli tedavi: Fiziksel teması ve kanamayı en aza indirerek, refleks tetikleyici sıvı ve kokuları ortadan kaldırıyor.
  • Sessiz motorlu cihazlar: Yüksek sesli cihazlar yerine düşük desibelli ekipmanlarla işlem sırasında kaygı %90 oranında azalıyor.
  • Blok anestezi: Sprey yerine doğrudan dil kökü ve damak bölgesine yapılan anestezi, öğürme refleksini baskılıyor.
  • Dil ekartasyonu ve ağız açıklığını sınırlama: Ağız minimum seviyede açılarak, dilin hareketi kontrollü şekilde kısıtlanıyor.
  • Tedavi aralarıyla dinlendirme: Sık sık mola verilerek beynin stres merkezi baskılanıyor, refleksin şiddetlenmesi önleniyor.

Ayrıca küçük başlıklı cihazların ve ince el aletlerinin kullanılmasıyla ağız içi “fazlalık hissinin” de ortadan kaldırıldığını belirten Özkan, tedavi öncesinde hastaların hafif yemek yemesi, burun tıkanıklığı varsa deniz suyu spreyi kullanması ve diyafram nefesi almayı öğrenmesi gerektiğini hatırlattı.

“Diş tedavilerinde çığır açan bir konfor sağlıyoruz”

Prof. Dr. Özkan, “Lazer destekli işlemler, sessiz cihazlar, kişiye özel protokoller sayesinde gut hastalarında ve refleksi aşırı duyarlı bireylerde öğürme refleksini yüzde 83’e kadar baskılayabiliyoruz. Tedaviler çoğu zaman tek seansta tamamlanabiliyor, diş hekimi korkusu sona eriyor” dedi. Özkan, hem fizyolojik hem psikolojik boyutta çığır açan bu yaklaşımlar sayesinde diş tedavilerinin artık daha konforlu hale geldiğini vurguladı.