Adanaspor’un tarihindeki en zor günlerden geçtiğini vurgulayan taraftarlar, bugün Atatürk Parkı’nda kitlesel bir basın açıklaması yaptı. Turbeyler Grubu’nun organizasyonunda gerçekleşen buluşmaya Turuncu Beyazlılar Derneği, Toros Kaplanları Derneği ve çok sayıda taraftar katıldı. Basın açıklamasını Selçuk Tabakan okudu. Taraftarlar, 1954 yılında kurulan Adanaspor’un geçmişte Avrupa kupalarında mücadele ettiğini hatırlatarak, bugünkü tablonun “utanç verici” olduğunu söyledi. Açıklamada, kötü yönetim ve ilgisizlik nedeniyle kulübün sahaya çıkamayacak noktaya geldiği ifade edildi.
“Adanaspor’a Eziyet Ediliyor”
Taraftarlar, kulübün içinde bulunduğu sorunları tek tek sıraladı. FIFA’ya yapılan şikâyetler sonucu alınan transfer yasağı, kulüp otobüsünün haczedilip yediemin deposuna çekilmesi, çalışanların maaşlarının ödenmemesi ve tesislerin bakımsızlığa terk edilmesi en büyük tepkileri topladı. Mevcut yönetimin, Adanaspor’a “anlam verilemeyen bir şekilde eziyet ettiği” dile getirilirken, “Bugün gelinen noktada Adanaspor’un onuru ayaklar altına alınmıştır” denildi.
“Adana’nın Değerine Sahip Çıkın”
Taraftarlar, kentin iş dünyasına da çağrıda bulundu. Adana Sanayi Odası, Ticaret Odası ve iş insanlarının İstanbul kulüplerine milyon dolarlar harcarken, şehrin en büyük markasına sırt çevirdiği ifade edilerek tepki gösterildi. Öte yandan, kulübün eski başkanı Bayram Akgül’e de seslenen taraftarlar, “Üçüncü evladım dediğiniz Adanaspor’u sahipsiz bırakmayın” diyerek sorumluluk üstlenmeye çağırdı.
Siyasetçilere Net Mesaj
Taraftarların tepkisi yalnızca iş dünyasıyla sınırlı kalmadı. Açıklamada, Ömer Çelik, Devlet Bahçeli ve Burhanettin Bulut başta olmak üzere tüm siyasi temsilciler ve kamu yöneticilerinden kulübe sahip çıkmaları istendi. Son bölümde ise dikkat çekici bir çıkış yapıldı: Taraftarlar, “Eğer Adanaspor sahipsiz bırakılmaya devam ederse kulübün hisselerini borçlarına karşılık almaya talibiz” sözleriyle sürece doğrudan dahil olabileceklerini açıkladılar. Açıklama, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş mücadelesine atıf yapan güçlü bir mesajla sona erdi: “Ya bir yol bulacağız, ya bir yol yapacağız.”