LEV TOLSTOY…ZÜPPELİKTEN BİLGELİĞE
Lev Nikolayeviç Tolstoy ; 1848 yılında zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya’nın Tula şehrindeki 42 odalı Yasnaya Polyana adlı bir konakta doğdu. Tüm zamanların en büyük ve en etkili yazarlarından biri olarak kabul edilir.1902 den 1906 ya kadar her yıl Nobel Edebiyat ödülüne ve 1901 1902 ve 1909 yıllarında Nobel Barış ödülüne aday gösterildi.
Filozof ve yazardır. Eğitim reformcusu olarak da bilinmektedir.
Gençlik yıllarında balolarla davetlerle dolu renkli hayata ve giyim kuşama düşkünlüğünden Moskova terzilerine avuç dolusu para saçan züppenin tekiydi. İçki içiyor, düellolar yapıyor, adam öldürüyor, bıçkın bir yaşam sürüyordu. Aşık olarak evlendiği karısından sonraları nefret etti.
Ölürken bile karısının yanına sokulmaması için vasiyette bulundu. Yine gençliğinde doğru dürüst okuyamamıştı .Hocaları kalın kafasına bir şey sokamamaktan şikayet ederlerdi. Gel gelelim aynı Tolstoy; ANNA KARENİNA…SAVAŞ VE BARIŞ romanlarını yazdığı zaman tüm dünyanın hayranlığını kazanacaktı.
Yaşlandığında köylüler gibi kaba kumaştan yapılma elbiseler giymeye başladı. Ayakkabısını kendi dikiyor ,yatağını kendi düzeltiyor, çıplak tahta masa üzerinde tahta tabakla tahta kaşıkla yemek yiyordu. O ne denli sade yaşama dönerse dönsün, karısı lükse şatafata düşkündü. Barış ve sevgi öğütleyen, yoksulluğun ortadan kaldırılması için çareler düşünen bilge bir kişiydi.
Ölümünden önce dostları gelip evine yerleşerek üstadın ağzından çıkan her sözü kaydetmeye başladılar .Onu yeni zamanın peygamberi gibi görüyorlardı. Topraklarını köylülere dağıtmış, değerli eşyalarını elden çıkarmıştı. Bir tren istasyonunda öldüğünde hiç parası yoktu ama yüz kadar kitabı vardı…
Tolstoy ,Züppelikten bilgeliğe geçmişti…