Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, günlük hayatın stresiyle sıkça görülen tırnak yeme alışkanlığının sanıldığından çok daha ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını söyledi. Özkan, bu alışkanlığın yalnızca dişleri değil, çene ve yüz gelişimini de olumsuz etkilediğini vurguladı.

Özkan, yaptığı açıklamada, günlük hayatın stresi, kaygı bozuklukları ve odaklanma problemleriyle ilişkilendirilen tırnak yeme alışkanlığının, sanıldığından çok daha ciddi ve kalıcı ağız-diş sorunlarına yol açtığını belirterek, " Tırnak yeme, başlangıçta fark edilmeyen ama zamanla diş minesini aşındırarak çatlatan, dentini açığa çıkaran, dişlerin orta hattını kaydıran, çene kemiğini zorlayan ve hatta diş köklerini eriten bir süreçtir. Sadece ağız değil, tüm yüz yapısını etkileyebilir. Dişin dış katmanı olan mine, sert yapısına rağmen, tırnak yeme sırasında, sürekli travmaya maruz kaldığında mikroskobik olarak açınır ve çatlar. Tırnak yeme sırasında oluşan tekrar eden baskı ve sürtünme, zamanla bu aşınma ve çatlakları derinleştirir. Mine tabakası hasar gördüğünde, alttaki dentin tabakası korumasız kalır. Dentin, dış etkilere daha açık ve yumuşaktır. Sonuçta diş ayrıkları/ diş aralıkları oluşmaya başlar ve dişlerin anatomik olarak estetik görüntüsü bozulur. Bu durumda dişlerde hassasiyet, çürük riski ve estetik bozulmalar kaçınılmaz hale gelir" dedi.

Her 3 Gençten 1’i Tırnak Yiyor

Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye Psikiyatri Derneği verilerine dikkat çeken Özkan, 7-12 yaş arası çocukların yüzde 30’unun, ergenlerin yüzde 45’inin, yetişkinlerin ise yüzde 15’inin tırnak yeme alışkanlığına sahip olduğunu belirtti. Stresli dönemlerde bu oranların hızla arttığını kaydeden Özkan, “Dişlerde kayma, kapanış bozukluğu ve yüz simetrisinde bozulmalar görüyoruz. Bu değişiklikler gelişim döneminde kalıcı hale gelebilir” diye konuştu.

Uzmanı uyardı: “Miyopluk çocuklarda alarm seviyesinde artıyor”
Uzmanı uyardı: “Miyopluk çocuklarda alarm seviyesinde artıyor”
İçeriği Görüntüle

Çene ve Diş Köklerinde Geri Dönüşsüz Hasar

Sürekli travmanın diş köklerinde rezorpsiyona (erime) yol açabileceğini, bunun da çene kemiğinde geri dönüşsüz hasara sebep olduğunu belirten Özkan, şunları söyledi:

"Kök rezorpsiyonu olan diş zamanla yerinden oynamaya başlar. Sürekli mikrotravma, dişin kök ucunda çene kemik erimesini tetikleyerek dişin çene kemiğindeki tutunma gücünü azaltır. Bu fark edilmezse, diş kaybı kaçınılmaz olur. Bu hasar röntgenle fark edilir ama çoğu hasta farkına bile varmaz. Tırnak altı, dış dünyayla en çok temas eden bölgelerden biri olduğu için çeşitli mikroorganizmaların barındıran yeridir. Tırnak yeme yoluyla bu bakteriler doğrudan ağız içine taşınır ve diş eti iltihapları, ağız kokusu ve sistemik enfeksiyonlara yol açabilir. Candida, Enterobacteriaceae ve Staphylococcus gibi tırnak içi patojenler ağız içine taşınabilir. Ağız içi florasının bozulması; çürük artışına, diş eti hastalıklarına ve bağışıklık sistemi zayıflığında sistemik problemlere neden olabilir."

Psikolojik Boyutu da Var

Tırnak yemenin sadece fiziksel değil, psikolojik bir sorun olduğunun da altını çizen Özkan, bu alışkanlığın “vücut odaklı tekrarlayıcı davranış” olarak tanımlandığını ve genellikle çocuklukta başladığını söyledi. Özkan, “Tedavi sürecinde diş hekimi kadar psikiyatri desteği de gerekebilir” dedi.

Erken Müdahale Önemli

Özkan, 6-12 yaş aralığının çene ve yüz gelişimi açısından kritik olduğunu belirterek, “Düzenli diş hekimi takibi yapılmalı. Orta hat kaymaları, açık kapanış, çene darlığı gibi bulgular tespit edilirse ortodontik destekle müdahale edilmelidir. Tırnak yeme alışkanlığı sadece bir estetik sorun değil, ağız içinde anatomik, biyolojik ve psikolojik hasarlar bırakan bir alışkanlıktır. Fark edilmediğinde kalıcı diş kaybı, çene bozukluğu ve yüz gelişiminde geriliklere neden olabilir” uyarısında bulundu.

Kaynak: İHA