Başkan Hazar: “Yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrenci örgün eğitim sistemi dışında kaldı”

Adana Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitimdeki sorunlara dikkat çekmek için Eğitim-İş, 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk döneminin sona ermesiyle basın açıklaması düzenledi.

Yayınlama: 17.01.2025
Düzenleme: 17.01.2025 15:40
A+
A-

 

Eğitim-İş Adana Şubesi, Adana Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitimdeki sorunlara dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Hatice Hazar okudu. Başkan Hazar açıklamasında, Yaklaşık 1 milyon 400 bin örgün öğrencinin eğitim dışında kaldığını belirtti.

“Eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak devam ediyor”

Eğitim İş Adana Şube Başkanı Hatice Hazar, “Bugün, 2024/2025 Eğitim-Öğretim Yılı’nın ilk dönemde yaşanan sorunları ele almak ve bu durumun devam eden politikalara günlük bir değerlendirme yapmak arasında biriz . Ne yazık ki eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak devam ediyor. Eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı; İktidarın kendi ideolojisini dayatmasının, istediği biat ve itaat eden kişilerin inşa üyeleri haline getirildi. Bunun sonucunda önceki dönemlerden devreden kişilerin bu eğitim dönemindeki yenileri eklenmiştir. 2023-2024 MEB istatistiklerine göre eğitim dışı çocuk sayısı %38,4 artarak 612 bin 814’e ulaşmıştır. Bu sayı, son üç yılın en yüksek seviyesidir. Erkek çocuklar, hane dışından gelen işlerde çalıştırılmakta; Kız çocukların ise erken evlilikler ve ev içi bakım yükü nedeniyle eğitim kapsamı bulunmaktadır. MEB’in uyguladığı politikalar programı diğerlerinden üstün değil, eğitimde dinselleşmeye ve piyasalaşmaya hizmet etmektedir. Okul dışında olan programlar ek olarak, açık öğretime kayıtlı 327.710 ve mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) kayıtlı yaklaşık 500 bin öğrenci var. Yani toplamda yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrenci örgün eğitim sistemi dışında kalmıştır” diye ifade etti.

“OECD’ye göre Türkiye’de çocuk zayıflık oranı %22,4’tür ve beş çocuktan biri yeterli beslenememektedir”

Başkan Hatice Hazar, açıklamasında yoksulluk oranından şu şekilde bahsetti: “Başta deprem bölgesi olmak üzere, ülke çapında ihtiyaç programı okul ve derslik sayıları karşılanmamış; eğitimde yatırımlara yeterli bütçe ayrılmamıştır. Bu nedenle, yıllar önce sonlandırılacağı vaat edilen ikili eğitim uygulaması devam etmekte, ders sürelerinin kısalmasına ve öğrenme kayıplarına yol açmaktadır. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde 40 kişi, kalabalık sınıflar, olağan hale geldi. Türkiye’de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. OECD’ye göre Türkiye’de çocuk zayıflık oranı %22,4’tür ve beş çocuktan biri yeterli beslenememektedir. Bu tabloya, seçim vaadi olmasına rağmen “okullarda bir süreç ücretsiz yemek olanağı” hayata geçirilmemiştir.”

“Öğrenci başına düşen eğitim harcaması OECD’nin çok altında”

Başkan Hazar, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında öğrenci başına en düşük harcama yapılan ülke olduğunu şu cümleleri ile dile getirdi, “Türkiye, öğrenci başına en düşük harcama yapan OECD ülkelerinden biridir. İlköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci başına yapılan yıllık harcama 5.425 dolar ile 14.209 dolar olan OECD hesabının çok altındadır. Milyonlarca öğrencilerin eğitim gördüğü okulların temizliği yapılamamış, okul tuvaletlerinde tuvalet kağıdı ve sabun dahi bulunamamıştır. Bakanlık, bu durumun geçici ve güvencesiz çalıştırılma biçimleriyle, İŞKUR’dan kısa süreli çalışma gibi çözülmeye çalışıyor. 29 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan İşgücü Programlarının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, kamu kurumlarında kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük sömürünün önünü açmıştır. Bu yönetmeliğe göre haftanın 3 günü 8 bin 447 TL’ye çalıştırılacak kişilerle okulların ne güvenlik ne temizliği, üstelik bu asla kabul edilemeyecek bir emek sömürüsüdür. Ayrıca yeterli denetim yapılmadan okullara istihdam edilen kişilerin güvenlikleri artırılmaktadır. İzmir’in Bayraklı ilçesinde bir temizlik görevlisinin kayıtlı sözlü ve fiziksel tacizde bulunduğu iddiası, bu vahim durumun bir örneğidir. Okullarımızın temizliği ve güvenliğinin geçici olması değil, kalıcı ve kadrolu personel istihdamıyla karşılanması gerekir.”

“Deprem bölgesinde eğitimin sorunları çözülememiştir”

Hazar, “Deprem bölgesinde eğitimin sorunları çözülememiştir. Çadır ve konteynerlerde eğitim devam etmekte, yıkılan okulların yerine yenileri yapılmamaktadır. Bu durum, binlerce öğrencinin eğitimden kopmasına yol açmaktadır. Eğitim emekçileri, yoksulluk sınırının altında maaşlarla çalışıyor. 2002’de yeni göreve başlayan bir öğretmen 17 çeyrek altın alabilirken, 2024’te bu rakam 9 çeyrekte düşmüştür. Öğretmenlik Meslek Kanunu ise öğretmenlerin ayrıntılarımış, atamaları yapılan sayıların toplamı 1 milyona çıkarılmıştır” diye ifade etti.

“Aksi takdirde e-portföy angarya niteliğindedir”

Öğretmenler arasında imzalanan belgeleri bakanlığa ulaştıracaklarını Eğitim İş Adana Şube Başkanı Hatice Hazar şu cümleleriyle ifade etti:

“Kalabalık sınıfları, yardımcı personel eksikliği ve ağır iş yükü, beslenme etkinliği ve geliştirme güçlendirmeleri yapılıyor. E-portföy uygulaması da mesai dışı mesai çalışmasının zorlaşmasına sebep olmaktadır. Bu uygulamanın sürdürülebilir olması için derslik içeriği artırılmış, sınıf ortamları uygun hale getirilmiş ve teknik destek sağlanmıştır. Aksi takdirde e-portföy angarya niteliğindedir. Eğitim-İş olarak, okul öncesindeki eğitimin zorunlu eğitim kapsamını, yardımcı personel istihdamını, insani çalışma koşullarının koşullarını ve öğretmenlere yönelik angaryaların personelini talep ediyoruz. 300 dakika aralıksız sürdürülen, bakım çalışmaları için topladığımız imzaları bugün Bakanlığa teslim ediyoruz.”

Kaynak: Özel Haber - Çağlacan Kurt

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.