Başarı ve mutluluğun formülü Tasavvuf Psikolojisi’nde
Firmanızda çalışanların verimliliğini arttırmak, herkesin mutlu ve üretken olacağı bir şekilde motivasyonunu sağlamak mı istiyorsunuz? Okul hayatında veya sınav öncesinde başarılı olmasını istediğiniz çocuğunuz mu var? O halde ihtiyacınız olan en etkili yöntem, ‘Tasavvuf Psikolojisi’ olabilir. Toros TV ekranlarına konuk olan Bütünsel Sufi Koç Ceren Özyüksel Ademci, ‘Tasavvuf Psikolojisi’ ile her alanda mutlu, anlamlı, başarılı ve huzurlu bir yaşamın sırlarını anlattı.
Firmanızda çalışanların verimliliğini arttırmak, herkesin mutlu ve üretken olacağı bir şekilde motivasyonunu sağlamak mı istiyorsunuz? Okul hayatında veya sınav öncesinde başarılı olmasını istediğiniz çocuğunuz mu var? O halde ihtiyacınız olan en etkili yöntem, ‘Tasavvuf Psikolojisi’ olabilir. Toros TV ekranlarına konuk olan Bütünsel Sufi Koç Ceren Özyüksel Ademci, ‘Tasavvuf Psikolojisi’ ile her alanda mutlu, anlamlı, başarılı ve huzurlu bir yaşamın sırlarını anlattı.

İş dünyasında, kurumsal firma ve işletmelerin çalışanlarını motive etmek, verimlerini arttırıp personeller arasındaki aile bütünlüğü sağlamak için seminerlerine başvurduğu Bütünsel Sufi Koç Ceren Özyüksel Ademci, Toros TV ekranlarına konuk oldu. Üniversite sınavlarına az bir süre kala, öğrencilerin kaygı ve streslerini azaltarak, konsantrasyon sorunlarını ortadan kaldırmak amacıyla, şu sıralar özel eğitim kurumlarında mesai harcayan Ceren Özyüksel Ademci, yoğun programına rağmen moderatörümüz Yener Ekinci’nin sorularını yanıtlayarak, ‘Tasavvuf Psikolojisi’ eşliğinde, her alanda yaşamımızı mutlu, anlamlı, başarılı ve huzurlu kılacak tüyolar verdi.
İŞ YAŞAMINDA BAŞARILI OLMAK İÇİN KENDİMİZİ NASIL MOTİVE ETMELİYİZ?
Bir hedefin varsa değil, bir anlamın varsa yola devam edersin. Başarı için en güçlü motivasyon kaynağı, kişinin yaptığı işi bir değerle ilişkilendirmesidir. Burada, Viktor Frankl’ın logoterapisinden ilhamla şunu söyleyebiliriz: “İnsan neyle yaşar?” sorusunun cevabı, ‘neden yaşadığıyla’ ilgilidir. Uygulamalı öneri: Her sabah işe başlamadan önce kendinize şu soruyu sorun: “Bugün yaptığım bu işle kime hizmet ediyorum?” Bu soru sizi ‘iş’ten ‘anlam’a taşır. Mindfulness temelli bir teknik: Sabah bilgisayarınızı açmadan önce 1 dakikalık bir nefes farkındalığı egzersizi yapın. Gözlerinizi kapatın, sadece burnunuzdan aldığınız nefesin giriş-çıkışına odaklanın. Bu, zihinsel berraklık ve motivasyon için güçlü bir sıfırlama etkisi yaratır.
STRES, KAYGI VE ENDİŞELERİ İŞ HAYATINA YANSITMAMAK İÇİN NE ÖNERİRSİNİZ?
Zihin geçmişe gittiğinde pişmanlık, geleceğe gittiğinde kaygı üretir. Şimdiye yerleşen zihin huzur bulur. Kaygı, çoğu zaman zihnin sürekli olumsuz senaryolar üretmesinden kaynaklanır. Bunu yönetmek için zihnimizi ‘şimdi’ye çağırmalıyız. Çünkü şimdi, nefes aldığımız tek an. Uygulamalı öneri: Gün içinde yaşadığınız zor bir anda kendinize şunu hatırlatın: “Şu an benim için ne gerçek?” Bu soru, zihnin kurgu üretmesini durdurur ve bedene getirir. Pratik mindfulness tekniği: 5-4-3-2-1 egzersizi yapabilirsiniz: 5 şey görün, 4 şey dokunun, 3 şey işitin, 2 şey koklayın, 1 şeyin tadına odaklanın. Bu egzersiz, anın içine yerleşmenizi sağlar ve stresin yarattığı “otomatik pilot”tan çıkmanıza yardımcı olur.
İŞVEREN VERİMLİLİĞİ ARTIRMAK İÇİN NASIL BİR TUTUM GELİŞTİRMELİ?
Çalışanlar önce anlaşılmak ister, sonra yönlendirilmek. Çalışanlar yalnızca maaşla değil, anlamla, aidiyetle ve görülmekle çalışırlar. Koçluk ve psikoloji araştırmaları gösteriyor ki, bir çalışanın performansını en çok etkileyen unsur yöneticisiyle kurduğu ilişki kalitesi. İşverenler haftada 10 dakikasını ayırarak her bir çalışana şu 3 soruyu sormalı: Bu hafta seni ne zorladı? Bu hafta seni ne motive etti? Sana nasıl destek olabilirim? Bu kısa diyaloglar bile bir çalışanın kendini değerli hissetmesi için büyük fark yaratır. İkinci bir öneri: Takdir kültürü oluşturun. Küçük teşekkürler, büyük bağlılıklar yaratır.
İŞ YERLERİNDE VERDİĞİNİZ TERAPİ/SEMİNERLERİN FAYDALARI NELERDİR?
Zihinsel yük azaldıkça, üretkenlik artar. Bizim yaptığımız seminerlerde çalışanlara şu iki şeyi kazandırmaya çalışıyoruz: Kendini fark etme (Neye nasıl tepki veriyorum?) Tepkiyi seçebilme özgürlüğü (Otomatik değil, bilinçli yanıt verebilmek.) Özellikle mindfulness tabanlı stres yönetimi eğitimlerinde, katılımcılar günlük hayattaki stresörleri nasıl dönüştürebileceklerini öğreniyor. Örneğin bir katılımcım şöyle demişti: “Daha önce her şeyi içime atardım, şimdi nefes alıyorum, gözlemliyorum, sonra hareket ediyorum. Bu bana huzur verdi.” Bu çalışmalar sadece bireysel iyilik hali değil, takım uyumu, iletişim kalitesi ve verimlilik gibi ölçülebilir çıktılar da sağlıyor.
DAHA ÖNCE NERELERDE SEMİNER VERDİNİZ?
Çeşitli sektörlerde, beyaz yaka ve mavi yaka çalışanlara yönelik İngilizce ve Türkçe olarak seminerler verdim. Bunlar arasında: Global Çok Uluslu firmalarda Nörobilim ve Psikoloji temelli stres yönetimi eğitimleri, workshoplar. Liderlik pozisyonlarına özel mindfulness ve koçluk temelli seminerler, workshoplar. Gruplara ve takımlara iletişim ve çatışma yönetimi çalışmaları, takım oyunları. Kadın çalışanlara yönelik “iş ve özel hayat dengesi” atölyeleri. Okul velilerine yönelik ‘Kendine Şefkatli Ebeveynlik Atölyeleri.’ Koçluk Okulunda ve online eğitim platformları üzerinden ‘ Yaşam ve Ölüm Bilgeliği’ Seminerleri. Ekiplere ve Bireylere İşlevsel Akıcılık ve Transaksiyonel Analiz danışmanlıkları. Bireysel ve Kurumsal olarak Bütünsel Koçluk/ Mentorlük. Katılımcılardan aldığım en sık geri bildirim şu oldu: “İlk kez bu kadar bilimsel, pratik ve ruhuma dokunan bir içerikle karşılaştım.” Çünkü benim hedefim sadece bilgi vermek değil, dönüşüm yaratmak. Elmanın içindeki çekirdekten, çekirdeğin içindeki elmayı görmeye doğru bir yolculuğa davet.
SİZCE MODERN BİR İNSAN NE KADAR ÖZGÜR?
Özgürlük, sınırlarla anlam kazanır. Başkalarının haklarına, tabiata ve toplumsal dengelere zarar vermeden yaşanan özgürlük gerçek özgürlüktür. Özgürlük, sadece zincirlerin kırılması değildir.Özgürlük, kendi seçimlerini bilinçle yapabilme kudretidir. Yani: Neye “evet” diyeceğini,Neye “hayır” diyeceğini,Ne zaman duracağını,Ne zaman ilerleyeceğini kendin tayin edebiliyorsan, işte orada özgürsündür.
Sınır ve Özgürlük İlişkisi: Genellikle şöyle sanılır:“Sınır varsa özgürlük yoktur.”Oysa bu, bir yanılsamadır.Gerçek şu ki:Özgürlük ancak sınır varsa anlam kazanır.Sınırsızlık, özgürlük değil; kaos üretir. Sınırlar, özgürlüğü kısıtlamak için değil; ona biçim ve anlam kazandırmak için vardır. Örnek: Nota sınırları olmasaydı müzik,Dil kuralları olmasaydı şiir,Zaman kavramı olmasaydı emek anlamlı olur muydu? O halde: Sınır, özgürlüğün düşmanı değil, özgürlüğün zemini ve çerçevesidir.
Psikolojik Açıdan: Çocuğa sınırsızlık verirsen şımartırsın, nefsine sınırsızlık verirsen köleleştirirsin, arzularına sınır koymazsan tatminsizliğe batarsın.
Tasavvufî Açıdan: Sınır, nefsin hevasına “dur” diyebilmektir. Gerçek özgürlük, kendini sınırlandırma sanatıdır.
Özgürlük, istemek değildir sadece… Ne istediğini bilmek, onu gerçekleştirecek imkana sahip olmak,doğru olanı seçebilecek iradeye sahip olmak,ve o seçimi taşıyacak olgunlukta olmaktır.Ve bu yol, ancak sınırlarla birlikte yürünür.Çünkü sınırsız bir hayat, savrulmuş bir ruhtan başka bir şey üretmez. Peki, gerçekten özgür müyüz? Belki de değiliz… Çünkü, nefsimizin arzuları bizi yönetiyor olabilir. (Haz, hız, görünür olma arzusu…) Korkularımız bizi hareket ettiriyor olabilir (Yalnız kalma, başarısız olma, kabul görmeme…) Toplumun beklentileri bizi şekillendiriyor olabilir (Başarılı olmalısın, evlenmelisin, yükselmelisin…) Yani kararlarımız bizim gibi görünse de, aslında içimizdeki çok sayıda görünmeyen “otorite” tarafından veriliyor olabilir. Bu durumda gerçek özgürlükten değil, sadece alışılmış tepkilerden bahsediyoruz.
Tasavvuf Ne Der? Tasavvufta derler ki: “Gerçek özgürlük, ‘nefsin padişahlığından’ kurtulup, ‘kalbin kulluğuna’ girmektir.” Kendi nefsine, arzularına, vehimlerine “hayır” diyebilen kişi gerçekten hürdür. Mevlana der ki: “Sen zinciri çözülmüş köle misali, arzuların peşinde koşuyorsun. Oysa gerçek özgürlük, canının istemediği yere gitmeyi seçebilmektir.
Psikoloji Ne Der? Viktor Frankl: “İnsan, her koşulda nasıl bir tavır sergileyeceğine karar verebildiği sürece özgürdür.” Yani zor bir durumda bile içsel tutumumuzu seçebiliriz. Bu da özgürlüktür. Jung: “İnsan, bilinçdışı tarafından yönlendirildiği sürece özgür olduğunu sanır. Ancak kendini tanıdığında, ilk kez özgürce hareket eder.” Sonuç : Gerçek özgürlük, dış şartların değil, iç dirayetin bir sonucudur.Dışarıdan bağımsız olmak bir aşamadır; ama içeride bağımsız olmak. İşte bu, asıl özgürlüktür.
DÜNYADA ÖZGÜRLÜĞÜN ARAÇSALLAŞMASI VE MANİPÜLASYONU HAKKINDA NELER SÖYLEYEBİLİRSİNİZ?
Bugün artık özgürlük, bir hak değil, bir pazarlama aracıdır. İnsanlara özgürleşmeleri değil, özgürlük hissi satın almaları öneriliyor. “Kendin ol!” “İstediğini yap!“Sınır tanıma!” diyen her mesaj aslında bir ürüne, bir markaya, bir sisteme yönlendiriyor. Yani modern dünya diyor ki: “Özgürsün, ama bizim sunduklarımız arasında.” Araçsallaşma Nedir? Özgürlük, bireyin tüketici kimliğiyle eşleştirilir. “Tercih yapma” özgürlüğü aslında önceden belirlenmiş seçenekler arasında yapılır. Böylece özgürlük, sistemi besleyen bir dişli haline gelir. Zygmunt Bauman’ın deyimiyle:“Modern insan, seçim hakkına sahiptir; ama seçenekleri belirleyen değildir.”
Manipülasyonun Psikolojisi : İnsanlara özgür oldukları söylenir,ama ne giyecekleri, ne düşünecekleri, neye üzülecekleri medya ve algoritmalarla belirlenir.Tüketim kültürü:“İstersen al, çünkü buna layıksın!” der ; Ama aslında der ki:“Bizim istediğimizi iste, ama sen istediğini sandığın için kendini özgür zannet.”Bu, mimetik arzunun modern versiyonudur. Yani “özgürlük” maskesiyle, insanların yönelimi manipüle edilir.
Tasavvuf Ne Der? “Hakiki özgürlük, kalbin zincirlerinden kurtulmaktır.”Sınırlarını bilen, teslimiyetle yaşayan kişidir gerçekten hür olan.Tasavvuf ehline göre,modern dünyadaki “özgürlük” aslında nefsin esaretini cilalayarak pazarlamaktır. “Modern çağda özgürlük, bir paket haline getirildi. Giydiğimizden izlediğimize kadar, seçim yaptığımızı sanıyoruz…Oysa seçimlerimiz önceden inşa ediliyor. İşte tam bu noktada, özgürlükten değil;yönlendirilmiş arzuların kibar bir esaretinden bahsediyoruz. Ve gerçek özgürlük; bu perdeyi fark etmekle, o illüzyondan uyanmakla başlar.
VERMİŞ OLDUĞUNUZ DEĞERLİ BİLGİLER İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. FARKLI SORULARI OLAN İZLEYİCİ VE OKURLARIMIZIN SİZE ULAŞMALARI İÇİN İLETİŞİM BİLGİLERİNİZİ PAYLAŞABİLİR MİYİZ?
Elbette… 0 (531) 624 70 58 numaralı telefondan veya ‘İnnerpeaceacademia’ adlı Instagram hesabımdan ulaşabilirler.
Kaynak: Özel Haber - Yener Ekinci