“Afetin yaraları sarılmalıdır”

6 Şubat ve 20 Şubat’ta meydana gelen depremler, Adana'da da önemli yıkıntıların ve hasarların oluşmasına yol açtı. 487 kişinin ölümü,7 bin civarında kişinin yaralanmasına yol...

“Afetin yaraları sarılmalıdır”
Yayınlama: 09.03.2023
A+
A-

 

 

6 Şubat ve 20 Şubat’ta meydana gelen depremler, Adana’da da önemli yıkıntıların ve hasarların oluşmasına yol açtı. 487 kişinin ölümü,7 bin civarında kişinin yaralanmasına yol açan depremde 13 bina yıkıldı. Kent genelinde depremden sonra onlarca binanın ağır hasarlı, yüzlerce binanın da orta hasarlı olduğu tespit edildi. Depremin acı bilançosu ne yazık ki böyle.

DEPREM MAKUS TALİH OLMAMALIDIR

Avukat Kağan Mehmet Tağman; “Depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısının 46 bin 104, Deprem bölgesindeki 11 ilde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayısı 230 bini buldu vatandaşlarımızda inanılmaz derin yaralar açıldı. Bunların makus talih olmadığını artık tedbir olarak yapmamız gerekenler var. Hakların alınması için Hukuki yaptırımlar ve süreçler mevcuttur. Bu haklarımızı ve yaralarımızı Milletçe sarmak için yapmamız gerekenler mevcuttur. En başta alacağımız ya da yaptıracağımız binanın temelindeki statik zeminin uygun olup olmadığı, yapımındaki kullanılan yapım malzemelerinin uygunluğu ve yapım ekibinin tecrübe ve referans binalarını araştırmak sorgulama gerekliliğidir.” Açıklamasında bulundu.

DEPREMLER YA DA AFETLERLE İLGİLİ OLMAZSA OLMAZLARIMIZ OLMALIDIR

Avukat Tağman açıklamalarına devamla; “Bina yenileme Bina güçlendirme Tamamen hasar görmüş binalar için ve de yeni konut alacaklar ve yaptıracakların mutlaka sigorta yapılmalı, şartlar genişletilmeli, doğrudan ya da dolaylı olarak yaşam ve maddi ve manevi varlığın geliştirilmesi hakkı, barınma ve konut hakkı, mülkiyet hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, eğitim hakkı, tabiat ve kültür varlıklarının korunması hakları başta olmak üzere birçok anayasal haklarımızı talep etmeliyiz. Bir afet türü olarak deprem; “toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylarıdır.” Afet ya da deprem tanımı böyle olunca, bu ihlallerin giderilmesi ve bir daha yaşanmaması için mevcut hukuk çerçevesinde gündeme gelen/gelebilecek sorumlulukların somutlaştırılması gereklidir. İlgili mevzuat ve yargı kararları ışığında sorumluluk tespitinde dikkat edilmesi gereken hususlar belirlenmelidir. Bu sorumluluk, idari, cezai ve hukuki alanda gerçekleşecektir. Bu bilgi notunda sorumluluğun anayasa hukuku, idare hukuku ve insan hakları hukuku boyutlarına odaklanılacaktır.” İfadelerinde bulundu.

AFETİN YARALARI SARILMALIDIR

Avukat Tağman; “Umutsuz olmamalıyız. Bizler olarak çok büyük felaketlerin üstünden gelmiş ve güçlü büyük bir milletiz. Elbette yolun sonu başarı olacaktır. Ancak bundan böyle yaşam alanlarımız ve çevremizle ilgili başta sigorta yaptırmak (evsaflı bir şekilde) ardından hukuk çerçevesinde anayasal haklarımız için sorumluların cezalandırılmasını sağlamalıyız. Böylelikle canlarımız hariç maddi zararlarımız tazmin edilecektir. Manevi kayıplarımız ve canlarımızla alakalı ise hukuki manevi cezai müeyyideler kaçınılmaz sonuçlanacaktır. Nihai olarak Milletimize geçmiş olsun. Cenab-ı Hak afetlerden ve sonuçlarından ülkemizi ve milletimizi muhafaza etsin. Milletimizin başı sağ olsun, yaralılarımız şifa bulsun. Tüm gücümüzle Aslan & Tağman Hukuk Bürosu olarak her türlü desteğe hazırız. Dayanışma içinde olmamız gerekiyor, birlik ve beraberlik içinde yaralarımızı hep beraber saracağımıza inanıyorum.” Dedi.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.