ÇOCUKLUĞUMUZDA DAHA MUTLUYDUK….
Çocukluğumuzda gazeteleri ara sıra alırdık . Babalar; gazete, anneler; magazin-moda-dikiş-örgü mecmuaları, çocuklar ;Teksas, Tommiks, Zagor ,Kaptan Swing ,Mandrake, Tenten, Süperman gibi resimli dergileri okurlardı .Büyüdükçe Dünya edebiyatı kitaplarını okuma adeta zorunlu bir görevdi.
Bizim neslin çocuklarının % 70 i Sabahattin Ali, Ömer Seyfettin, Sait Faik, Tolstoy, Shakespeare ,Gogol, Anton Çehov, Balzac ,Mark Twain ,O. Henry, Sokrates ,Platon, Aristo ‘yu aklıma gelmeyen ve daha bir çok dünya yazarlarını okumuşlardır. Her ay kim daha çok kitap okuyacak yarışına girerdik .Kitap takasları yaparak kitap çeşitliliğimiz arttırırdık.
Televizyon yoktu .Şimdiki gibi her akşam birbirlerini katleden acımasız gaddar insanları, halkı ve devleti soyan hırsızlık çetelerini, siyasilerin dahi karıştıkları yolsuzlukları kanunsuzlukları kadın ve çocuk tecavüz ve cinayetlerini ekranlarda seyredip morallerimiz çökmezdi. Bir çoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizileri ve filmlerin açtığı hasar yerine geniş ve hayallerimizi besleyici bir masal dünyamız vardı…
Büyüklerimizin anlattığı hikayeleri gözlerimiz kocaman açarak dinler kendimizi masal kahramanının yerine koyardık .Bilgisayar oyunları gibi beynimiz körelmez aksine hayal gücümüz sınırlarını aşardı.
Radyo idi dünya ile temasımız. Gündüzleri güzel şarkılar dinlerken her akşam 20.00 de başlayan radyo tiyatrosu için radyonun başına geçerdik.
Soğuk kış günlerinde dışarıda yağmur, içeride yanan sobanın etrafında toplanırdık. Sobanın üzerinde Annemiz çay demlerken bir kenarında da kestane kızartırdık.
Pazar sabahları kızarmış ekmek ve fırından yeni çıkmış börek kokularıyla uyanır, kahvaltıda sucuklu yumurtanın keyfine varırdık. Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çünkü doğal Anadolu buğdayından üretilir içine katkı maddeleri konulmazdı.
Domates ve salatalıklar ve de kavun mis gibi kokardı. Tereyağ’ın, balın ,kaymağın tadına doyulmazdı. Çünkü her şeyi organik ve doğal yerdik .Bütün bu nefasete ,küçücük bir bakkal dükkanının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda soğuk, içeride huzur .Mutluluğun resmini çiziyorduk.