10 Kasım 1938; 85 yıl boyunca Atatürksüz bir hayat

Yayınlama: 09.11.2023
A+
A-

Zihinden silinemeyecek bir tarih en az bu kadar acı verici olabilir. 85 yıl önce neler oldu gelin şöyle bir hatırlayalım.  1938  yılının başlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün rahatsızlığı gün yüzüne çıkmaya başladı. İştahsızlıkla başlayan rahatsızlık halsizlikle devam etti. 22 Ocak 1938 günü Atatürk’ü muayyene eden Dr. Nihat Reşat Belger karaciğer rahatsızlığından şüphelenerek siroz teşhisi koydu. Doktor Belger’in perhiz yapmasını ve dinlemesini tavsiyesi etmesi üzerine, Termal otelde bir süre tedavisine devam etti. Fakat çok geçmeden 1 Şubat 1938’de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa’ya hareket etti. Gün geçtikçe Atatürk’ün sağlık durumu ciddiyet göstermeye başladı. Hükümet telaş içine girdi. Başbakan Celal Bayar, Avrupa’dan hekim getirelim teklifinde bulundu. Atatürk ise o günlerdeki Hatay Sorunu yüzünden hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşünerek bu öneriyi reddetti. Türk doktorlarının kapsamlı muayene yapmasını kabul etti. 6 Mart 1938 günü beş doktor Çankaya Köşkü’nde  Atatürk’e bir konsültasyon yaptılar ve siroz hastalığı teşhisini yinelediler. Atatürk’ün yoğun çalışma temposuna ara vermesini önemle rica ettiler ve alkolden uzak durması gerektiğini söylediler. Bu muayene den  belli bir süre sonra Başbakan Celal Bayar ‘ ın tavsiyesi üzerine Academia Nationale de Medecine’den Prof. Dr. Noel Fiessinger Ankara ‘ya Davet Edildi. Türk doktorlarının teşhisi ve tavsiyeleriyle örtüşen bir tedavi yöntemi koydu ortaya. Fiessinger’in ilk cümleleri ise şu şekildeydi ; ” Efendim, büyük savaşlar kazanmış olabilirsiniz ancak bu olayda vaka sizsiniz ve ben sizin komutanınızım, lütfen bu hususu unutmayınız” telkininde bulundu. Avrupa’dan doktor getirilmesi dünya da yankı uyandırdı. Ölmek üzere olduğu ve siyasi mirasını kime bırakacağı yönündeki haberler yazılmaya  başlandı. Atatürk, samsuna çıkışının 19. yıl dönümünde 19 Mayıs 1938 günü Ankara Stadyumu’ unda  halkın karşısında çıktı. Atatürk aynı gün törenden sonra Hatay sorunu ile ilgili Mersin’ e gelerek daha sonra ise Adana’ya geçti. Bu tören sonucu “ölüyor” başlıklı haberler yazan dış basının sesi kesildi. Ancak bu seyahat Atatürk ‘ ün hastalığını iyice arttırdı. 6 Eylül 1938’de Fransız doktor Fiessinger üçüncü defa İstanbul’a geldi. Atatürk’ün karnında biriken su iyice artmıştı.  Hastalık giderek ilerliyordu 16 Ekim 1938 günü öğleden sonra Atatürk ağır komaya girdi. Atatürk Anadolu Ajansı ile birlikte tebliğ yayınlamaya başladı. Atatürk girdiği komadan 21 Ekim günü çıktı. Çok istemesine rağmen Cumhuriyet’ in on beşinci yıldönümü kutlamalarına katılamadı. Ankara da düzenlenen törenlerde Türk ordusu’ na hitaben yazdığı konuşmasını Celal Bayar okudu. 9 Kasım günü ağır koma devam etti dakika dakika Atatürk’ün doktorları tarafından nefes alışverişleri notlar halinde tutuldu. 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı 9’u 5 geçe İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda  gözlerini hayata yumdu. Ülkemiz yasa boğuldu bunu hangi cümlelerle ifade edebileceğimi bilmiyorum fakat üzerinden 85 yıl geçmiş olması bi eksik kılıyor. Cümlelerimi ise Atatürk’ün sözleriyle sonlandırmak istiyorum çünkü onu her daim hatırlamak boynumuzun borcu. ” Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.