Son günlerde sosyal medyada dolaşan “muhtarlıkların kaldırılacağı” yönündeki söylentiler, ülkenin dört bir yanındaki muhtarlarımızı huzursuz etti. Mahallelerin nabzını tutan, halkın derdini ilk dinleyen bu köklü kurumun geleceği üzerine ortaya atılan iddialar, yerel demokrasiyi yakından ilgilendiren bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Tam da bu noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Malatya’daki afet konutu kura töreninde yaptığı açıklama, kafalardaki soru işaretlerini dağıttı:
“Muhtarlıkların kapanması diye bir şey söz konusu bile değil.”
MUHTARLAR İÇİN MORAL VE DEVLET GÜVENCESİ
Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri, sadece bir siyasi beyan değil; aynı zamanda muhtarlar için bir güven tazelemesi oldu. Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Kadir Delibalta’nın ifadesiyle: “Muhtarlar rahatladı. Seçim öncesi güven tazeledik.”
Yerel seçim sürecine girerken bu açıklama, sahadaki motivasyonu artırdı. Çünkü muhtarlık, yalnızca idari bir görev değil; halkın kapısını çaldığında karşısında ilk gördüğü, devlet ile vatandaş arasında köprü kuran kurumdur.
MAHALLELERİN VİCDANI
Siyaset merkezileşme eğilimleri gösterebilir. Ancak mahallelerin sesini, yani muhtarları yok saymak büyük bir hata olur. Muhtarlar, yalnızca evrak düzenleyen değil; kimi zaman yaşlı bir vatandaşın ilacı, kimi zaman bir öğrencinin bursu, kimi zaman da bir ailenin sosyal yardımı için devreye giren “mahallelerin vicdanıdır.”
Bu yüzden Cumhurbaşkanı’nın açıklaması, bu sesi susturmak yerine daha da gürleştiren bir anlam taşıyor.
GÜÇLÜ MUHTAR, GÜÇLÜ MAHALLE
Şimdi yapılması gereken, bu güvenin kalıcı hale getirilmesidir. Muhtarlık Yasası’nın güncellenmesi, yetki ve sorumlulukların netleştirilmesi, muhtarların eğitim ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi elzemdir. Çünkü güçlü muhtar, güçlü mahalle demektir.
Muhtarlıklar kapanmıyor. Aksine, halkın gönlünde, devletin desteğinde ve yerel demokrasinin kalbinde daha da güçlenerek varlığını sürdürüyor.