İSVİÇRENİN KARANLIK YÜZÜ 

Yayınlama: 15.05.2023
Düzenleme: 13.05.2023 22:52
A+
A-

Batıyı ve batılıları, ne Şark ne de Batılı olabilen bizim gibi ortalarda kalmış bir toplulukça gözde çok büyütülür. Geçenlerde bir haber gördüm çok ilgimi çekti. Meğer bizim gözümüzde büyüttüklerimiz hiç de öyle değillermiş… 

İsviçrenin karanlık yüzü: Ünlü HEİDİ nin gerçek hikayesi tarihin en büyük suçlarına dayanıyormuş.Çocukluğumuzda en sevilen çizgi filmlerden bir tanesi şüphesiz ki Heidi idi. Heidi ekranlara çıktığında ekranlara kitlenir ve mutlu hikayesini izlerken bizler de mutlu olurduk. Ancak artık büyüdük ve Heidinin bizim sandığımız kadar mutlu bir hikayeye sahip olmadığı gerçeğiyle yüzleştik. 

Heidi İsviçreli yazar Johanna Spyri tarafından 1880 yılında Almanca olarak yazılmıştır. Hikaye çok sevilince farklı dillerde de yayınlandı ve neredeyse tüm dünyada popüler hale gelerek çocukların sevgilisi oldu.Heidinin özgür bir yapıya sahip olduğu için ayakkabı giymek istemediğini düşünüyorduk, ancak gerçekler bizim sandığımızdan çok farklıydı. Heidi nin hiç ayakkabı giymemesinin altında kitap yazarının İsviçre tarihine gönderdiği bir mesaj yatıyordu.  

VERDİNGKİNDER kelimesini hiç duydunuz mu ? Duymadınızsa üzülmeyin .Çünkü bu kelime İsviçrelilerin pek bilmediği bilsede bilmezlikten geldiği bir kelime .Anlamı ise çıplak ayaklı çocuklar.İsviçre her ne kadar 14 yaşından küçük çocukların çalışmasını engelleyen bir karar almış olsa da bu karara hiçbir zaman uyulmamış ve çocuk emeği sömürüsü 18. Yüzyıl sonundan 1960 lı senelerin başına kadar devam etmişti. Çünkü İsviçre halkı çocukları fabrikalarda ve diğer yerlerde köle gibi çalıştırıyorlardı. 

İsviçre de bir sistem uygulanıyordu ve bu sistemde boşanmış ailelerin ya da ebeveynleri hayatlarını kaybedenlerin çocukları başka ailelerin yanına veriliyordu. Çocukları sahiplenen aileler ise çocukları ya çalıştırıyor ,ya kiralıyor ya da başka ailelere çalıştırılmaları için satıyorlardı. Yani az önceki köle benzetmemiz tamamen gerçekti. Bu çocuklar bir eve sahip olmuyor, ahırlarda hayvanlar ile beraber uyuyorlardı .Tabii bir de sürekli gördükleri  istismar, işkence ve dayak vardı. 

Çocuk işçiliğinin ya da köleleiğinin bir insanlık suçu olması o dönemde İsviçre deki kimsenin umurunda değildi ve herkes bu sisteme alışıktı. Bahsettiğimiz bu çocukların çıplak ayakla gezme nedeni ise bir aileye sahip olan normal çocuklardan ayırt edilebilmeleriydi.İsviçre de normal karşılanan bu suça ilk tepki gösteren kişi ise bir Rus doktor oldu. Bu Rus doktor çalıştığı çiftlikte denk geldiği çocuk için bir rapor hazırladı. Çocuk çiftlikte sürekli tacize uğruyor ve şiddet görüyordu. Tüm bunların sonucunda ise hayatını kaybetmişti. Doktorun hazırladığı rapor ise ne yazık ki kimsenin ilgisini çekmedi. 

Bazı kesimlerin ses çıkarması ya da tepki göstermesi hiç bir işe yaramadı ve İsviçre de kölelik sisteminin yasaklanması tam olarak 1981 yılında gerçekleşti. Yani düşündüğünüzde bundan kısa bir süre önce İsviçre de hala çocuklar köle olarak satılmaya ve çalıştırılmaya devam ediyordu. 

İsviiçre nin yıllarca köle olarak kullanılan ve hayal etmesi zor olan işkencelere uğrayan bu çocuklardan özür dilemesi ne zaman oldu dersiniz ?… 2013 yılında 

 İstiklal marşı nı yazan ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne güzel demiş…’’-Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.’’ 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.