Her Bir Damlası Değerli

Gözlerimizi kapatıp bir an için düşünelim: Çeşmeyi açtığımızda damla düşmeyen bir musluk… Barajların kuruduğu, çiftçinin tarlasını sulayamadığı, soframızdaki ekmeğin bile su kıtlığından etkilendiği bir gelecek. Kulağa uzak bir ihtimal gibi gelse de aslında çok yakınımızda, adım adım ilerleyen iklim krizi ve kuraklık gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Türkiye, küresel ısınmanın etkilerini en sert yaşayan ülkelerden biri. Artan sıcaklıklar, yağışların düzensizleşmesi kuraklığın kapımızda olduğunun habercisi. Çukurova gibi bereketli topraklarda bile çiftçiler “yağmur duası” ederken, başka şehirlerde baraj doluluk oranları alarm veriyor.

Kuraklık sadece suyun azalması değil; tarımda verim düşmesi, gıda fiyatlarının artması, göçlerin hızlanması ve toplumsal huzursuzlukların büyümesi anlamına da geliyor.

Alınması Gereken Önlemler nelerdir?

• Su tasarrufu: Musluktan diş fırçalamaya, tarımdan sanayiye kadar her alanda damla damla biriktirilecek bir bilinç şart.
• Tarımda dönüşüm: Damla sulama gibi modern yöntemler yaygınlaştırılmalı.
• Yağmur suyu hasadı: Evlerimizde ve şehirlerimizde yağmur sularını depolayacak sistemler kurulmalı.
• Enerjide değişim: Fosil yakıtlara dayalı enerji politikaları yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılmalı.
• Ağaçlandırma: Ormanlar sadece oksijen değil, aynı zamanda suyun en büyük dostudur. Ağaçsız bir toprak, yağışı da tutamaz.

Unutmayalım; Dünya bize değil, biz dünyaya muhtacız. Eğer bugün önlem almazsak, yarın çocuklarımız sadece kitaplardan “su bolluğu” diye bir kavramı okuyacak.

Belki de en doğru başlangıç şu soruyla olur; “Geride nasıl bir dünya bırakmak istiyoruz?”

Suyun her bir damlası tüm canlılar için değerli.