Burdur’da sokağın çökme sebebi: Rastgele doldurulan dere yatağına verilen imar izni
Burdur’da eski dere yatağı üzerinde bulunan bir sokakta yaşanan zemin çökmesi sonrası bazı binalarda çatlak oluşmasının ardından Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği ekibi, bölgede inceleme yaptı. TMMOB ekibi, bölgenin eski bir dere yatağının düzgün bir şekilde doldurulup imara açıldığından ve drenaj hattı kurulmadığından bölgesel oturma yaşandığı ve bu çökmenin yaşandığını açıkladı.
Burdur’da eski dere yatağı üzerinde bulunan bir sokakta yaşanan zemin çökmesi sonrası bazı binalarda çatlak oluşmasının ardından Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği ekibi, bölgede inceleme yaptı. TMMOB ekibi, bölgenin eski bir dere yatağının düzgün bir şekilde doldurulup imara açıldığından ve drenaj hattı kurulmadığından bölgesel oturma yaşandığı ve bu çökmenin yaşandığını açıkladı.
Burdur’da 10 Aralık Salı günü Fevzi Çakmak Mahallesi 23023 Sokak üzerinde bulunan asfalt yolda zemin çökmesi meydana gelmiş göçüğün yaşandığı yerin yan tarafından bulunan bazı evler büyük çatlaklar oluşurken şebeke suyunda yaşanan patlama nedeniyle bir evin bodrum katı ve bahçesi sular altında kalmıştı. Ev sahiplerinin bildirmesi üzerine olay yerine gelen Burdur Belediyesi ekipleri oluşan patlağı tamir ederken duvarlarında çatlak oluşan evlerden birini çökme tehlikesi nedeniyle mühürlemişti.
“Daha önce uyarmıştık”
Konuyla ilgili araştırma yapan Burdur Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) ekibi olayın yaşandığı bölgeye gelerek yolu, parkı ve çatlakların yaşandığı evleri inceledi. İncelemeler esnasında 1983 ve günümüz haritalarını inceleyen ekip çöküntü yaşanan yerin önceden Sultandere deresinin Burdur Gölü’ne aktığı yer olduğunu ve yapılan yanlış imar planı ile herhangi bir drenaj sistemi kurulmadan üzerinin doldurularak yerleşim yerine çevrildiği ön görüsünde bulundu. Harita üzerinden açıklama yapan TMMOB Burdur İl Koordinasyon Kurulu Başkanı yüksek jeoloji mühendisi Servet Cevni, “Biz 3-4 sene önce jeoloji mühendisleri olarak buraya gelerek incelemelerde bulunmuştuk. Bu evlerde oluşan çatlamalar konuyla mı ilgili yoksa zeminde mi bir sıkıntı var diye incelemede bulunmuştuk. Biz o zaman bu işin zeminle ilgili olduğunu söylemiştik. Burada dere yatağının düzgün bir şekilde doldurulamaması nedeniyle bölgesel bir oturma olduğunu belirtmiştik. Bu oturma ile ilgili birkaç kurumdan görüş alınarak durumun bu kadar ciddi bir şey olmadığı, zeminden kaynaklı olmadığı, yapıların geçmiş teknolojiye göre yapıldığı, bu çatlakların binaların eski olmasından dolayı oluştuğu söylenmişti bize” dedi.
“Burada yaşanan bir afettir ama kitlesel etki olmadığından afet olarak karşılanmıyor”
Şu an bu olayın neden bir afet olarak değerlendirilmediğini de açıklayan Cevni, “Bu çökme sonrası meydana gelen hasarlar bina bazlı olursa olay afet değeri taşımıyor. Binanın kendi sorumluluğu olarak değerlendiriliyor. Ama bizim bu olayda ön gördüğümüz burada doğal afete giden bir sürecin başladığıdır. Sürecin doğal afet olması için büyük bir kitleyi etkilemesi lazım. Burada doğal afet olmamasının tek sebebi büyük bir kitleyi etkilemesidir” dedi.
Drenaj sistemi yapılmadan dere yatağının kapatılarak imara açıldığını iddia ettiler
Buradaki dere yatağı ile ilgili yetkililerden gerekli raporun alınamadığını da söyleyen Servet Cevni, “Bu eski dere yatağı denilerek doldurulan yer aslında doğal drenaj yeridir. Yoğun yağış olduğu zamanlarda burası doğal drenaj görevi görür. Ama bizde şöyle bir düşünce var ‘Burası eski dere yatağı nasıl olsa akmıyor kapatalım gitsin’ diyoruz. Bunun ön görülerek doldurma işlemi yapılmadan altına drenaj sisteminin döşenmesi lazımdı. O sistem yapılmadan bu şekilde üstün körü doldurulursa ki bunun nasıl yapıldığı şu anda belirsiz. Biz belediyeye kurum görüşü sorduğumuzda ellerinde böyle bir verinin olduğu ancak şu an bize veremeyeceklerini, daha hazırlayacaklarını ve bunun gibi şeyler söyleyerek bize vermediler. Benim şahsi fikrim ellerinde öyle bir bilgi yok. Çünkü bu dolgu yapılırken herhangi bir mühendislik önlemi alınmamış, hiçbir ölçüm yapılmamış herhangi bir laboratuvar sonucu alınmadığını biliyorum. O şekilde bir süreç yürütülmüş, o sürecinde getirdiği konu bu. Bu konuyu da küçük bir çökmeye bağlamaya çalışıyorlar. Ama büyük bir alanda ciddi bir çökme söz konusu. En yakında olduğu için bir ev etkilenmiş ama bunun mahalle bazında etkileyebilecek bir olayın başlangıcı olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Burada sulu tarım yapılması bu sonucu doğurdu”
Evinde çatlak meydana gelen ve bu çatlağın göl kenarındaki sulu tarım faaliyetlerinden oluşabileceğini iddia eden mahalle sakinlerinden emekli öğretmen Cengiz Yılmaz, “Burada tarım için kullanılan dört tane sondaj nedeniyle burada bir boşluk oluştu. Burada her bahar sulu tarım yapılıyor. Şu anda bu tarlalarda tahıl ekili ve devamlı sulanıyor. Bu sondajlar 25 gün boyunca açık kalıyor. Sonra biz gölü kurutmayalım yok Akdeniz’den su getirelim diye uğraşıyoruz. Burada kuru tarım yaptıramıyor musunuz? Köylerde kuru tarım yapılmıyor mu? Yerleşim yerlerine 50 metre 100 metre yakınlara neden sondaj kurulmasına izin veriyorsunuz? Konya’da neler yaşandı, obruklarda kimler çöktü görmüyor musunuz? Tarım Bakanlığı bir karar alacak ve il müdürlüklerine yazacak. Diyecek ki ‘yerleşim yerlerine 500 metre yakına sondaj kuyusu açılmayacak’ diyecek. Bu karar alındı ama bu sondajlar kapatılmadı. Bu evlere yazık değil mi? Ben 2003 ‘te geldim buraya. O zamanlar kuru tarım vardı sondaj yoktu. Daha sonra buraya sondaj yaptılar. Buraya sürekli slaj mısırı ekiyorlar. Mısırın dibi de yazın hiç kurumuyor, sürekli sulanıyor. Bu su da gölden geliyor. Derdimizi de kimseye anlatamıyoruz.” dedi.
“Burada konik bir çökme gözlemledik”
Bölgedeki inceleme ve gözlemlerinin ardından TMMOB adına basın açıklaması yapan İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Servet Cevni, “Burada aslında gördüğümüz doğal afete ramak kalması. Afet tanımında der ki ‘Büyük kitleleri etkilemesi’. Burada aslında bir afet yaşanmıştır ama afet sınıfına girmemesinin tek nedeni büyük kitlelerin etkilenmemesidir. Bu ev sayısı 100 tane olsaydı şu anda afet bölgesindeyiz diye açıklama yapacaktık. Gezdiğimiz gördüğümüz arazi gözlemleri sonucunda da olayın yaşandığı yer 1983 yılından baktığımız haritalara baktığımızda Sultandere deresi olarak geçiyor. Eğitimsiz, işini bilmeyen mimar ve mühendis gözüyle bakıldığında burası eski bir dere yatağı. Ama bilen, okulunu okuyan, eğitimini alan biri geçmişte burada çalışsaydı burası eski bir dere yatağı evet ama yeni bir drenaj hattıdır, derdi. Eski dere yatakları ihtiyaç halinde doğal drenaj görevini üstlenir. Su akışları burada devam eder. Tamamen tıkamak, önünü kapatmak, buradaki gibi üzerini usulsüz bir şekilde doldurup geçmek çok yanlış bir harekettir. Şu anda yaptığımız yaklaşık arazi ölçümlerinde 250 metre batı 250 metre doğu tarafa konik bir çökelme ortamı olduğunu tespit ettik. Şu anda bulunduğumuz alan çökeltinin olduğu alandan aşağı hareket etmiş. Bu nedenle zemin oturmaya uğramış. Bu oturma miktarı da ciddi bir boyutta. Normalde izin verilen zeminlerde oturma maksimum 10 santimken bu alanda 34-40 santimlere gelen bir oturma var. Bu da bina sağlığı için iyi bir şey değil. Burada bina yapılmasına izin verilmez. Oturmanın aktif olarak devam ettiğini biz gözümüzle görmedik ama konu komşuyla görüştük. Bir ay önce evine mantolama yaptırıp çatlayanlar var, bir yıl önce evine mantolama yaptıranlar var. Evinin önündeki kaldırımı her yıl yeniden yamaladığını söyleyenler var. Biz arazide gördüğümüz kadarıyla zaten burada altyapı sıkıntısı var. Hareketten dolayı altyapı düzenli olarak patlıyor. Yolların her yeri yamalı, delik deşik ve yamaların çoğu taze. Parkın kaldırımlarının düzenli olarak tamirat gördüğü çok belli. Bunlar hep bu senenin ürünü diyelim size” şeklinde konuştu.
“Acilen bir mühendislik hizmeti alınmalı ve kurumlar duruma el atmalı”
Açıklamasında burada ne yapılması lazım konusuna da değinen Cevni, “Burada öncelikle mühendislik hizmeti alınması lazımdı. Buranın kapatılıp ben yaptım oldu zihniyeti ile yapılmaması lazımdı. Doğanın hakkı olan suyun akış yönü doğaya bırakılmalıydı. En başta bu yapılmalıydı. Şu anda mesela ne olacak? Şu anda zaten bu hakkımızı kaybetmişiz. Usulsüz bir şekilde burayı doldurmuşuz. Dostlar iş başında görsün diye bir park yapmışız üstüne. Artık sorumlusu kimlerdir, kimdir bilemem. Bir park yapılmış ve bu buna sebebiyet vermiş. Milyonlarca liralık şu anda maddi hasar var. Burada tek mutluluğumuz can kaybımızın olmaması. Herhangi bir vatandaşımızın burnu dahi kanamamıştır. Önerimiz burada acilen bir mühendislik hizmeti alınmalı ya da kurumların artık kendi mühendisleri bu hizmeti yapmalı. Acil bir risk analizi yapılmalı Bu kaymanın derecesi, oturmanın yılda ne kadar hareket ettiği tespit edilmeli. Bunlar ileri düzey mühendislik ve jeoteknik ölçümlerle yapılabiliyor. Maalesef gözümüzle yardımcı olabileceğimiz bir süreç değil. Bunlar yapılmalı” dedi.
“Bu evleri boşaltın canınızdan kıymetli değil”
Bu alandaki evlerin bir an önce boşaltılması gerektiğini dile getiren Cevni, “Bu süreçte burası önlemli alan ilan edilmeli. Önlem altına alınmalı, gerekirse buradaki konutlara boşaltılmalı. Hiç kimsenin canından kıymetli değil çünkü. Bu evler boşaltılmalı, konutlardaki arkadaşlar bir yere yerleştirilmeli. Acil olarak da bu eski dere yatağı dedikleri, yeni drenajın açılması lazım. Doğa şu anda bu drenaj hakkını bizden geri istiyor. Biz o hakkı vermezsek doğa bizden söke söke alacak uzun vadede. Arazi bizim gördüğümüz kadarıyla yirmi beş otuz bina bundan etkilenmiş. Sadece bazıları farkında değil etkilendiğinin. Bu vatandaşların acilen bilgilendirilmesi gerekiyor. Biz vatandaşları şu anda uyarıyoruz buradan. Arkadaşlar canınızdan kıymetli değil. Acilen bu bölgeden taşının. Gidin kendinize yeni bir ev bulun. Geçici bir yerde kalın. Bu sorun çözülene kadar. Burada yetkisi olan kamu kurumlarını rahat bırakmayalım. Acilen hep beraber bir çözüm üretelim. Bu bölgede şu anda ciddi bir kitle hareketi vardır. Tehlikelidir. Konu netleşmeden sonuca kavuşmadan burada oturmak bütün vatandaşlarımızın can sağlığı için tehlikelidir” dedi.
“Yanlış sulamanın bunda illaki bir etkisi var”
Bölgede bulunan tarlalarda sondajla sulanmasının bu çökme üzerindeki etkisi sorulduğunda bir ekişinin mutlaka olacağını söyleyen Cevni, “Bunu tamamen öngörü olarak söyleyebiliriz. Konya bölgesindeki obrukların oluşması gibi kontrolsüz sulamanın yer hareketlerine doğrudan bir olumsuz etkisi var. Ama dediğim gibi sondajları kendimiz gözümüzle göremediğimiz, ne kadar debi, ne kadar bir çekim yapıldığını bilmediğimiz, ne kadar bir alanın ne şekilde sulandığını, ekildiğini bilmediğimiz için önce şunu sormak lazım. O sondajlar kontrollü mü, ruhsatlı mı? Ruhsatlıysa neden kapatılmadı bugüne kadar? Kontrollüyse denetlemeyi kim yaptı? Mesela o sondajlardan ne kadar su çekiliyor? Bu veriler elimizde olmadan etkiliyor ve etkilenmiyor diyemeyiz ama etkileme ihtimali var. Bunu söyleyebiliriz. Ama yüzde yüz etkiliyordur demek yanlış olur” dedi.
Bölge hakkında asıl sonuç AFAD tarafından yapılan araştırma sonrası oluşturulacak sismik raporda belirlenecek.