Toros TV ekranlarında yayımlanan, moderatörlüğünü Yener Ekinci’nin yaptığı ‘Sektörün Sesi’ programına konuk olan Eğitim Gücü Sendikası Adana Şube Başkanı Fırat Aksu, Öğretmenlik mesleği, toplumun en saygın mesleklerinden biri olmasına rağmen, bugün ciddi bir itibar kaybı yaşıyor. Maaşlar yoksulluk sınırının altında, bu da öğretmenlerin yaşam standartlarını doğrudan etkiliyor’’ dedi. Aksu, konuşmasında önemli açıklamalarda bulundu.

Eğitim Gücü Sendikası Adana Şube Başkanı Fırat Aksu, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının yeni sezona umutsuz başladığını söyledi ve ekledi;

Eğitimde itibar kaybı yaşanıyor

Başkan Şimşek Karaisalı’da 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı coşkuyla kutladı
Başkan Şimşek Karaisalı’da 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı coşkuyla kutladı
İçeriği Görüntüle

Eğitim Gücü Sendikası Adana Şube Başkanı Fırat Aksu, Toros TV ekranlarında yayımlanan, moderatörlüğünü Yener Ekinci’nin yaptığı ‘Sektörün Sesi’ programına konuk oldu. Önemli açıklamalarda bulunan Aksu, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının yaşadığı temel sorunlara değindi. Fırat Aksu, kendisine yöneltilen sorulara şu şekilde cevap verdi;

Aksu'dan Öğretmenler Itibar Kaybı Yaşıyor Çağrısı (3)

2025/2026 eğitim-öğretim yılı başlarken velilere ve öğrencilere tavsiyeleriniz neler?

Yeni bir eğitim-öğretim yılı başlarken hepimizde bir heyecan oluyor. Velilerimize özellikle şunu hatırlatmak isterim: Çocuğunuzun sadece sınavdan aldığı notlara odaklanmayın. Onun okulda nasıl hissettiğini, arkadaşlık ilişkilerini, sosyal gelişimini de önemseyin. Çünkü mutlu bir çocuk, başarıya daha kolay ulaşır. Öğrencilerimize tavsiyem ise şudur: Eğitim hayatınızda sadece derslerle sınırlı kalmayın. Sporla, sanatla, kitaplarla da ilgilenin. Çünkü eğitim, sizi sadece sınava değil, hayata hazırlayan bir süreçtir. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve zaman yönetimi akademik başarı kadar önemlidir.

Bugün öğretmenlerin en temel sorunları neler?

Öğretmenlik mesleği, toplumun en saygın mesleklerinden biri olmasına rağmen, bugün ciddi bir itibar kaybı yaşıyor. Maaşlar yoksulluk sınırının altında, bu da öğretmenlerin yaşam standartlarını doğrudan etkiliyor. Kariyer basamakları uygulaması adil değil, öğretmenler arasında ayrıştırıcı bir sistem haline geldi. Okullarda şiddet vakaları artıyor, öğretmen güvenliği sağlanamıyor. Öğretmeni korumayan bir sistemde sağlıklı eğitimden söz edilemez. Ayrıca atama bekleyen yüz binlerce öğretmen var. Bu insanlar yıllarca eğitim fakültelerinde okuyup KPSS’ye hazırlanıyor ama karşılarında bir belirsizlik buluyorlar. Öğretmensiz sınıflar varken işsiz öğretmenlerin olması kabul edilemez.

Eğitim çalışanları (memur, hizmetli, teknisyen) açısından durum nedir?

Eğitim sadece öğretmenle olmaz. Okulda hizmetliden teknisyene memurdan güvenlik görevlisine kadar herkes bu sürecin bir parçasıdır. Yaz tatillerinde okullarda personel bulunmadığı için güvenlik ve temizlik ciddi sorun oluyor. Binalar bakımsız kalıyor, hatta bazı okullarda hırsızlık olayları yaşanıyor. Çalışanların ücretleri çok düşük. Asgari ücret düzeyinde ya da biraz üzerinde maaş alan, ağır koşullarda çalışan hizmetlilerimiz var. Bu durum doğrudan eğitimin kalitesine yansıyor. Çünkü temiz, güvenli, düzenli olmayan bir ortamda eğitim sağlıklı yürütülemez.

Aksu'dan Öğretmenler Itibar Kaybı Yaşıyor Çağrısı (2)

Ağustos ayında yapılan kamu personeli toplu sözleşme görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Maalesef bir kez daha kamu çalışanları hayal kırıklığına uğradı. Yetkili sendika masada güçlü bir irade ortaya koymadı. Alınan zam oranları, gerçek enflasyonun çok altında kaldı. Bu, öğretmenler ve tüm kamu çalışanları için alım gücünün daha da düşmesi demektir. Süreç şeffaf yürütülmedi. Çalışanların talepleri masaya taşınmadı. Görüşmeler adeta göstermelik bir pazarlık havasında geçti. Sonuç: Kamu çalışanlarının cebine giren yok, ama hayat pahalılığı her gün artıyor. Bu şartlarda eğitimciler de derslerine odaklanamıyor.

Sendikanızın aldığı iş bırakma kararını biraz açar mısınız?

Eğitim Gücü Sendikası olarak 1 Eylül’de iş bırakma eylemi yapmamızın nedeni sadece maaş artışı talebi değildir; bu, yıllardır süren ekonomik çöküşe, iktidarın dayattığı yoksulluk politikalarına ve yetkili sendikanın adeta hükümetin uzantısı gibi davranmasına karşı yükselen onurlu bir sestir. Dönem toplu sözleşme görüşmeleri bir tiyatro sahnesine dönüştürülmüş, kamu emekçilerinin talepleri masada hiçe sayılmıştır. Hakem Heyeti süreci ise tam bir aldatmaca olarak, düşük zam oranlarının hükümet eliyle onaylanmasına hizmet etmiştir. Bizim eylemimiz, bu düzenin karşısında “teslim olmayacağız” diyen kamu çalışanlarının güçlü bir haykırışıdır. Eğitim emekçileri haklarını alıncaya kadar mücadeleden geri durmayacaktır.

Eğitim Gücü Sendikası’nı diğerlerinden ayıran özellik nedir?

Eğitim Gücü Sendikası sadece eğitim iş kolunda faaliyet göstermektedir. Başka alanlara dağılmadan, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına odaklanıyoruz.Bizim farkımız, masada değil sahada olmamızdır. Üyelerimizin yanında, okul okul dolaşarak onların sesi oluyoruz. Diğer sendikalar “göstermelik pazarlık” yaparken, biz kamu emekçilerinin insanca yaşama hakkını savunuyoruz. Bizim için sendikacılık; koltuk, makam, ayrıcalık değil; onurlu bir mücadeledir. Bu yüzden diyoruz ki: Eğitim Gücü-Sen, kamu çalışanlarının iradesini temsil eden gerçek mücadele örgütüdür.

Aksu'dan Öğretmenler Itibar Kaybı Yaşıyor Çağrısı (5)

Sizce Türkiye’de eğitimin temel sorunları neler?

Türkiye’de eğitimdeki en temel sorun fırsat eşitsizliğidir. Özel okul ile devlet okulu arasındaki uçurum her yıl daha da büyüyor. Devlet okulları güçsüz bırakılırken, özel okulların ücretleri veliler için büyük bir yük haline geldi. Öğretmen açığı kronikleşmiş durumda. On binlerce ataması yapılmayan öğretmen işsiz beklerken, sınıflarda ücretli öğretmenlerle idare ediliyor. Müfredatlar sık sık değişiyor, sınav sistemleri istikrarsız. Bu durum hem öğrencilerde hem de velilerde kaygıyı artırıyor. Liyakatsiz yönetici ve öğretmen atamaları eğitimin niteliğini zedeliyor. Kayırmacı bir düzen, öğretmen motivasyonunu ve öğrenci başarısını doğrudan düşürüyor. Kısacası, eğitim siyasetin oyuncağı haline getirilmiş durumda. Bizim önerimiz, eğitimde siyaset değil, bilim ve akıl esas alınmalıdır.

Velilerden çok sık duyduğumuz özel okulların yüksek ücretleri hakkında ne dersiniz?

Bugün özel okullarda eğitim almak artık bir tercih değil, adeta bir zorunluluk haline geldi. Çünkü veliler, devlet okullarına yeterli yatırım yapılmadığı için çocuklarının geleceği konusunda kaygı duyuyor. Ancak özel okulların ücretleri milyonları buluyor. Orta sınıf bir aile, çocuklarını özel okula göndermek için borca giriyor, kredi çekiyor. Bu kabul edilemez. Eğitim bir hak olmalı, lüks değil. Her çocuk eşit ve nitelikli eğitim imkanına sahip olmalıdır. Çözüm, devlet okullarını güçlendirmektir. Eğer devlet okulları gerçek anlamda nitelikli hale getirilirse, özel okullar sadece bir “alternatif” olur; veliler için bir zorunluluk olmaktan çıkar.

Aksu'dan Öğretmenler Itibar Kaybı Yaşıyor Çağrısı (4)

Proje okullarındaki atamalar neden eleştiriliyor?

Proje okullarına yapılan atamalarda objektif kriterlerin olmaması büyük bir sorun. Çoğu zaman liyakat değil, torpil ve siyasi yakınlık öne çıkıyor. Bu durum öğretmenler arasında huzursuzluk yaratıyor, motivasyonu kırıyor. Öğrenciler ise en nitelikli eğitim alması gereken okullarda bile mağdur oluyor. Eğitimde liyakat esastır. Kayırmacı atamalar sadece bugünü değil, geleceğimizi de karartır. Öğrencilerimizin geleceğini kişisel çıkarlar uğruna heba etmeye kimsenin hakkı yoktur.

Peki çözüm nerede?

Çözüm çok net: Eğitim çalışanlarına insanca yaşam koşulları sağlanmalıdır. Yoksulluk sınırının altında maaş dayatması kabul edilemez. Taban aylık, refah payı, kira yardımı, bayram ikramiyesi, aile ve çocuk yardımları gerçek ekonomik koşullara göre güncellenmelidir . Atama ve yönetici görevlendirmelerinde liyakat esas alınmalıdır. Yandaşlık değil, ehliyet ve deneyim belirleyici olmalıdır. Öğretmenler ve çalışanlar ekonomik olarak güçlendirilmeden, eğitimin niteliği yükseltilemez. Çünkü ay sonunu getiremeyen bir öğretmenden yüksek motivasyon beklenemez. Eğitim siyaset üstü bir mesele olarak ele alınmalı, uzun vadeli bir ulusal eğitim politikası oluşturulmalıdır. Günlük siyasetin müdahalesinden uzak, bilimsel, eşitlikçi, adil bir sistem kurulmalıdır.

Muhabir: Yener Ekinci