Adana, son yıllarda artan sıcaklıklar ve azalan yağış miktarı nedeniyle kuraklığın etkisini en fazla hisseden şehirlerden biri haline geldi. Özellikle 2025 yaz aylarında normalin altında seyreden yağışlar, barajlardaki doluluk oranlarını kritik seviyelere çekerken, hem tarım faaliyetlerini hem de bölgedeki canlı yaşamı tehdit ediyor.
Barajlar kuruyor, sulak alanlar geri çekiliyor
Adana’nın su ihtiyacını karşılayan başlıca kaynaklardan olan Seyhan ve Ceyhan nehirleri ile bunlara bağlı barajlarda doluluk oranları düşüş gösteriyor. Sulama, içme suyu ve enerji üretiminde kullanılan bu barajlardaki su seviyelerindeki gerileme, sadece insan yaşamını değil, sulak alanlara bağımlı kuş, balık ve diğer canlı türlerini de etkiliyor.
Akyatan ve Yumurtalık Lagünü gibi önemli sulak alanlarda su seviyelerinin düşmesi, bu bölgeleri yaşam alanı olarak kullanan kuş türleri ve ekosistem dengesi açısından endişe yaratıyor. Kuruyan veya daralan bu habitatlar, göç yolları üzerinde yer alan canlı türlerini tehdit ediyor.
Tarımsal üretim azalıyor, yer altı suyu tükeniyor
Çukurova’nın verimli topraklarında yapılan tarımsal faaliyetler de kuraklık nedeniyle zor durumda. Sulama kaynaklarının azalması nedeniyle bazı çiftçiler üretimden vazgeçerken, yer altı sularına yönelim artmış durumda. Ancak bu da sürdürülebilirlik açısından ciddi riskler doğuruyor; kontrolsüz sondaj faaliyetleri yer altı su rezervlerinin hızla tükenmesine neden oluyor.
Canlı türleri için risk büyüyor
Kuraklık, sadece tarımı ve içme suyu ihtiyacını değil, Adana'nın doğal yaşamını da tehdit ediyor. Özellikle sulak alanların daralması, bölgede yaşayan ve göç eden kuş türleri için büyük bir tehlike oluşturuyor. Ayrıca balıklar, amfibiler ve diğer suya bağımlı canlılar için de yaşam alanları giderek daralıyor.
Uzmanlar uyarıyor: Adana için su yönetimi stratejisi şart
İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte Adana’da kuraklık artık geçici bir sorun değil, kalıcı bir çevre krizi halini alıyor. Uzmanlar, suyun verimli kullanımı, kaçak sondajların denetlenmesi, modern sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılması ve sulak alanların korunması gibi konularda acil eylem planlarına ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
