Adana'da kaldırımlar işgalde, yürümek yasak gibi

Adana’da son dönemde yollar asfaltla yenileniyor, sokaklar makyajlanıyor, caddeler pırıl pırıl görünüyor. Kâğıt üzerinde her şey güzel. Ancak gelin görün ki, ayakkabılarımız o pırıl pırıl asfaltlara değil, kaldırımsızlık yüzünden doğrudan trafiğin ortasına basıyor.

Kaldırımda yürümek… Ne büyük bir özgürlük aslında. Ama Adana gibi sıcak, dinamik ve kalabalık bir şehirde bu basit özgürlük her geçen gün daha da uzağımıza düşüyor.

Kaldırımlar Yaya İçindir, Otopark Değil

Şehrin ana arterlerinde kaldırıma çıkabilmek adeta bir beceri, bir akrobasi gerektiriyor. Özellikle çift sıra park eden araçlar hem sürücüler hem yayalar için adeta işkenceye dönüşmüş durumda. Yaşlısı, engellisi, çocuğu… Kiminin bastonu var, kiminin pusetinde bebeği… Hepsi ortak bir soruyu soruyor içinden: “Bu kaldırım benim hakkım değil miydi?”

Çünkü Adana’da kaldırım, artık yaya için değil araç için var. Otopark kültürü, şehir kültürünün önüne geçmiş. Yollarda yer yoksa kaldırımlar devreye giriyor, birileri kendi rahatını şehir düzeninin önüne koyuyor.

Asfalt Sorunu Değil, Zihniyet Sorunu

Belediye asfalt döküyor, yollar parlıyor ama yürümek hâlâ çile. Çünkü sorun asfalt değil, sorun zihniyet. Trafik polisinin tek başına çözemeyeceği kadar köklü bir mesele bu. Bu şehirde sadece yolların değil, alışkanlıkların, önceliklerin ve en önemlisi vicdanların da “asfaltlanmaya” ihtiyacı var.

Çünkü artık sadece arabalar değil, insanlar da sabırlarını park ediyor. Sadece kaldırımlar değil, toplumsal empati de işgal altında. Çocuklar annesinin elinden çekiştirerek “Nereden yürüyeceğiz?” diye sorarken, şehrin büyüklüğüyle övünenlerin sesi bu soruya pek ulaşmıyor.

Şehir Özgürlükle Güzelleşir

Park alanları artırılmadan, denetimler ciddiyetle yapılmadan, kaldırımlara ayar verilmeden bu kent, kent olma vasfını yitiriyor. Yaya olmak bu kadar zor olmamalı. Çünkü bir şehir, ancak yürünebildiği kadar medenidir.

Kaldırımda yürüyebilmek bir özgürlükse, o özgürlüğü geri alma zamanı çoktan gelmiştir. Adana’nın sıcak sokakları, bu kadar soğuk ve umursamaz düzenlemeleri hak etmiyor. Artık mesele asfalt değil; mesele, bu şehrin kim için düzenlendiği meselesidir.

Ve biz bu şehirde, yeniden yaya olabilmek istiyoruz.